RavzaGul.com
|
|
| Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 06.03.10 14:59 | |
| Konunun ilk mesajı : tasavvuf böyle anlaşılır
Tasavvufu yaşadığını zanneden birtakım liyâkatsiz veya kötü niyetli insanların tatbikâtına bakarak onu anlamak imkânsızdır. Zîrâ Tasavvuf, her kantarın çekebileceği bir yük olmadığından, ehil olmayan kimselerin davranışlarında ortaya çıkan muhtevâ ile işin aslı arasındaki muazzam fark, insaf ve mantık ölçüleriyle bakıldığında sathî bir nazarla bile kavranabilir.
Tasavvufu, kaba ölçülerle anlamak imkânsızdır. Zîrâ Tasavvuf, gönül ufkuna âit bir hâdise olup temel harcı aşk ve muhabbettir. Muhabbetten nasîbsiz kimselere o ne kadar anlatılsa fayda vermez. Bu, tıpkı doğuştan gözleri görmeyen bir insana renk târif etmek gibi faydasız bir çaba olur.
İnsan, ne kadar kendi iç âleminin tefekküründen uzaklaşırsa, o nisbette otomat ve taklitçi olmaya mahkûmdur. İçindeki rûhânî âleme güçlü olarak dalamayan, onu tanımayan ve feyz mahrûmu bir insan, etrâfındakileri taklîd eder. Umûmî cereyâna kendini kaptırır. Bir şahsiyet ve karakter vaz edemez.
İlâhî vuslata nâiliyet, gönlü servet, şöhret ve dünyevî endişelerden vazgeçirebilmekle mümkündür.
Tasavvufun hedefi ise, kemâl sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh ve müteâl olan Allâh'ı kalben de tanıyabilmek, yâni mârifetullâhtır. musa topbaş http://www.ihvanforum.
| |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:36 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden GÜZEL AHLAK : 2 ::.. 18/11/2007 PAZAR
Şeyh Salih Ebu Zür'a b. el-Hafız Ebi'l-Fadl Muhammed b. Tâhir el-Makdisi Âişe radıyallahu anhâ'dan şu hadis-i şerifi nakleder:
-Mekârim-i ahlâk ondur; Babada bulunur, oğlunda bulunmaz. Oğlunda olur, babasında olmaz. Kölede olur, efendisinde olmaz. Allah Teâlâ saâdet murad ettiği kimselere onu taksim etmiştir. Onlar da:
Doğru sözlülük, Ümidsizlik halinde bile doğruluk,
Komşusu ve arkadaşı aç iken karnını doyurmamak, onları da düşünmek,
İsteyene vermek,
İyiliğe iyilikle mukabele,
Emâneti korumak,
Sıla-ı rahm yapmak,
Arkadaşının kusurlarını örtmek,
Misafiri ağırlamak,
Ve hepsinin başı hayâ. (Muvatta, Kelâm 17; İbn Hanbel, II/177)
Enes radıyallahu anh rivayeti ile:
Seyyidü'l-Beşer sallallahu aleyhi ve sellemin maiyyetinde idim. Üzerinde kenarı kalın bir elbise vardı. Bir bedevi onun ridasını öyle şiddetle çekdi ki, o elbisenin kenarı onun mübarek boynu tarafında iz bırakdı. Ve sonra şöyle dedi:
-Ya Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem. Benim şu iki deveme nezdindeki Allah'ın malından erzak yükle. Çünkü benim için ne kendi malından ne de babanın malından (erzak) yükleyecek değilsin.
DEVAMI VAR | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:37 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden GÜZEL AHLAK : 2 ::.. (devamı) 18/11/2007 PAZAR
Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem biraz sükut etdikten sonra buyurdu ki:
-Mal Allah'ın malıdır. Ben de onun kuluyum.
Sonra şöyle buyurdu:
-Ey Arabi! Bana yapdığın bu şeyin tıpkısı ceza olarak hakkında tatbik edilsin mi?
Bedevi:
-Hayır çünkü sen kötülüğe, kötülükle mukabele etmezsin. Bu cevab karşısında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz güldü. Sonra onun bir devesine arpa, bir devesine de hurma yükletilmesini emretti.
Hazreti Âişe radıyallahu anhâ buyurur ki:
-Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şahsan uğradığı bir haksızlığa, zulme karşı intikam almazdı. Meğer ki o kötülük Allah'ın ve halkın haklarına tecavüz mahiyetinde olsun. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, hiç bir hizmetçiyi, hiç bir kadını döğmemiştir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:37 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden GÜZEL AHLAK : 2 ::.. (devamı) 19/11/2007 pazartesi
Huzûru saâdete gelen bir zat, Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin heybetinden titremiştir. Bunun üzerine Mefharı mevcudat efendimiz:
-Korkma! Müsterih ol! Çünkü ben bir hükümdar değilim. Ben ancak kadit (kurutulmuş et) yiyen Kureyş'den bir kadının oğluyum buyurarak onu sükûna davet etmişdir.
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
-Malumun olmayan kimseye hilm edib, sana zulm edeni afvedib, seni mahrum edeni îtâ edib ve senden munkatı olan zatı sen ziyaret edesin. Yani bu ef'aldir. (Taberânî, Bezzaz)
Enes b. Mâlik radıyallahu anh buyurur:
-İnsan güzel ahlâk sayesinde, cennetin âli derecelerine yükselebilir. Buna karşılık ibâdeti çok olsa da, kötü huyu sebebiyle, cehennemin derinliklerine yuvarlanabilir.
Vehb b. Münebbih buyurur:
-Kötü huylu insan, kırılmış saksı gibidir. Ne saksıdır, ne de çamur.
Cüneyd kuddise sirruh buyurur:
-Kişinin ilmi ve ameli az olsa da dört şey onu üstün mevkilere yükseltebilir. Bunlar da: Hilm, Tevazu, Cömertlik ve Güzel Ahlâkdır.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:38 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden GÜZEL AHLAK : 2 ::.. (devamı) 19/11/2007 pazartesi
Yahya b. Muaz-ı Razi buyurur:
-Kötü huy öyle bir günahtır ki, onunla beraber işlenen çok iyilikler menfaat vermez ve güzel ahlâk öyle bir iyilikdir ki, onun sayesinde, günahların bir çoğu zarar vermez.
Kettâni kuddise sirruh buyurur:
-Tasavvuf dediğin ahlâkdır, ahlâkını güzelleştirip arıtan, tasavvufunu arıtmış olur.
Kalbi Tedavi İçin
Güzel ahlâk peygamberin sıfatı ve sıddîkların en makbûl amellerindendir. Aslında güzel ahlâk, imânın yarısıdır. Takvâ sahiblerinin mücâhedelerinin meyvesidir. İbâdet edenlerin riyazetidir.
Kötü huy ise, öldürücü bir zehir, insan beynini kemiren bir tehlike, açık bir zillet, bir rezâlettir. Allah'dan uzaklaşdıran bir pislik ve sahibini şeytan yoluna iten bir kötülüktür. İyi ahlâk, kalben cennet nimetlerine açılan ve Rahman'a yaklaşdıran bir kapı olduğu gibi, kötü huy da kalbleri saracak olan ve Allahü Teâlâ'nın yakdığı cehennem ateşine açılan bir kapıdır. Kötü huy, nefsin hastalığı ve kalbin marazıdır. Şu var ki, bedenî hastlıklar maddî hayatı yok eder, kalbî hastalıklar ise ebedî hayatı mahveder.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:43 | |
| GÜZEL AHLAK : 2 ::.. (devamı) 19/11/2007 pazartesi
Fâni dünya hayatını sona erdirecek olan cismâni hastalıklardan korunmak için ilâç terkiblerini öğrenmekde tabiblerin şiddetle dikkat ve itina göstermeleri gerekdiği gibi, ebedî hayatı mahvedecek olan kalb hastalıklarını tedâvi edecek ilâç terkibini
öğrenmenin daha mühim olduğu meydandadır. Tıbbın bu kısmını öğrenmek her akıl sahibine borçdur. Zira hastalıklardan salim bir kalb düşünülemez. Tedâvi cihetine gidilmez ve kendi başına terk edilirse yığılır, dertler çoğalır ve sahibine galebe çalarak onu çökertir. İnsan önce bu hastalıkların menşe'ini, nereden meydana geldiklerini bilmeğe, yani teşhis, sonra da izâlesi için ilâç aramağa muhtaçdır.
Kalbi tedavi ise Allahü Teâlâ'nın "Kendini arıtan saadete ermişdir" (Şems, 9) âyetinden muradı budur. Kalbi ihmaline gelince "Onu fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramışdır."(Şems, 10)
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:47 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden GÜZEL AHLAK : 2 ::.. (devamı) 20/11/2007 salı
İmam Gazâlî kuddise sirruh hazretleri yukarıdaki sözleri ve ayeti kerimelerle seyrü sülûk yoluna müracaat etmenin kaçınılmaz bir yol olduğuna işaret buyurmuşlardır.
Kur'an-ı Kerim'de sarih olarak, nefsi emmâre, nefsi levvâme, nefsi mülhime, nefsi mutmainne makamları görülmektedir.
Kötü huylardan halâs olub, islâmî güzel ahlâkla mütehallik olabilmek için de, kalbin tasfiyesi, nefsin tezkiyesi için çalışmak lâzımdır.
- Bu yazı Altınoluk dergisinin Kasım 1998 tarihli sayısından alınmıştır. | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:48 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar 20/11/2007 salı
Sohbetimiz kulluk mes’uliyetimizin ciddiyeti üzerine olacak.
Cenab-ı Hak bizi elhamdülillah kendine kul yapmış, Habîb-i Edîbine ümmet yapmış, bizi bu güzel ve âlî yola sevketmiş. Bundan büyük bir seadet de mevzu bahis olamaz.
Tekrar elhamdülillah...
Bize düşen vazife bu yolun icabı ne ise onu yerli yerinde isti’mal etmeye gayret etmektir. Yoksa biz dünyaya başıboş olarak gelmedik. Gelişimizin sebebi var. Cenab-ı Hakk’ın biz müslümanları böyle âli yola sevketmesinin kıymetini bilmemiz lazımdır. İnsan iki kısımdan mürekkepdir; Cesed olan ilk kısım et, kan, kemik vesaireden meydana gelmektedir.
Cenab-ı Hak bu tarafa pek ehemmiyet vermemiş. Rabbımızın ehemmiyet verdiği cihet manevi hususlar yani ikinci kısım olan ruh tarafımızdır.
Manevi hususlarımızı ıslah etmeğe sa’y-ü gayret edeceğiz. O da durup durduğu yerde olmaz. Bilhassa Rabbımızın izni ile Şeriat-ı Ğarrâ-yı Ahmediyye’ye dikkatli olmakla olur. Cenab-ı Hak bize neyi emretti ise seve seve yapacağız. Cenab-ı Hak neyi yasak etti ise seve seve ondan da kaçınacağız.
Ashab-ı kiram hazeratının meziyetleri yüksekti. Bu hususlara dikkatli olmuşlar, şerîatın emir ve nehiylerini harfiyyen yerine getirmişlerdir. Bunun için ashab-ı kiramın derecesi en büyük velilerin derecesinden daha yüksek olmuş oluyor.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 07.04.10 10:49 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar (devamı) 20/11/2007 salı
Madem Cenab-ı Hak bizi bu yola şevketti bu bizim için güzel bir fırsat. Bugün çok kimseler vardır; namazını kılar orucunu tutar fakat kabuğunu kırıp manevi yola dönemez. Namazını kılar -ama namaz da tabiî herşeyde olduğu gibi kalite kalitedir– farzını ifa etmiş olur. Fakat Cenab-ı Hakk’ın istediği şekilde bir namaz olmayabilir.
Bizler zikir dersimize ehemmiyet vereceğiz erken yatacağız, erken kalkacağız. Erken yatıldığı zaman vücud dinlenmiş olur. Akşam yemeğini hafif yiyeceğiz. Bunları yaptıktan sonra seherlerde derslerimizi zevkle ifâ edeceğiz.
Dersimizi yaparken de havâtıra fırsat vermemek lâzımdır. İnsanın dili bir taraftan “Allah Allah” der, zihni, aklı başka yerdedir. Tabii böyle bir zikir iyi netice vermez. Rabbımızdan başkasına kulluk yok.
Başka hiçbirşeye zihnimizde yer vermeyeceğiz, bertaraf edeceğiz. Havâtır geldiği zaman üçbeş dakikalık kısa bir rabıta yaptıktan sonra yine kaldığımız yerden dersimize devam ederiz. Ders sırasında uyku geldiği zaman dersin geriye kalan bir kısmını sesli olarak yaparız. Seslide huzur bozulursa tekrar sessizliğe döneriz.
Hülasa vazifemiz mühim bir vazifedir. Cenabı Hakka yaklaşmak istiyorsak, Cenab-ı Hakk’ın has kulu olmak istiyorsak bunu yapmaya mecburuz.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:36 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar (devamı) 22/11/2007 perşembe
İkinci vazifemiz sohbetlere devam edeceğiz. Sohbetlere iştirak, aşk-ı ilahiyi kalpde daha ziyade eyler.
Sohbetlerde ayeti kerime, ehadisi şerife, evliyaullah menakıbı, diğer eserler okunuyor.
Maksat kalpdeki dünya muhabbetinin (dünya muhabbeti demek dünya sıkıntısı demektir) alınıp, Mevlâ muhabbetinin konulmasıdır.
Dersimizi seve seve yaptığımız gibi sohbetlerimize de yine seve seve gideceğiz.
Bir diğer husus da ahlakî durumumuza dikkat edeceğiz. Çünkü “Siz nerede olursanız olun o sizinle beraberdir” buyuruluyor.
Biz başıboş değiliz, devamlı Cenab-ı Hakk’ın murakabesi ndey iz.
Rabbımızın devamlı murakabesinde, yani nazar-ı ilahisinde olan kimse her yaptığı işi ölçülü yapar. Oturması, kalkması, yemesi, içmesi hep yerli yerinde ve verimli olur.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:38 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar (devamı) 22/11/2007 perşembe
Bu hususlara da dikkat ettikten sonra cemiyete İslâmiyete faydalı olacağız. Nasıl faydalı olacağız? Elimizden gelen vazifeyi ifa ederek.
Mali vaziyetimiz müsait ise kesemizi açacağız.
Eli sıkılık bilhassa Hak yolunda olanlar için makbul birşey değildir.
İlmimiz varsa ehlini bulacağız ve münasip yerlerde onu neşredeceğiz. Cenab-ı Hak isterse ona o fırsatı verir.
Hangi meslek erbabı isek kendi mesleğimizde her hususda cemiyete faydalı olacağız.
Komşuyu ziyarete gideceğiz, hastalarımızı ziyaret edeceğiz.
Cenaze teşyiinde bulunacağız.
İnsan niyet ettikten sonra daha nice nice tatlı, güzel ameller işleyebilir. Rabbımız hepimizin muîni olsun.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:39 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar (devamı) 23/11/2007 cuma
Bu kulluk vazifelerimizi ne zamana kadar yerine getireceğiz.
Ruhumuz cesedimizden ayrılıncaya kadar. “Efendim benim dersim tekâmül etti, ben şu murakabe makamına geldim” demek kâfi değildir.
İnsan mektepden diploma alır, meselâ doktor olur ama ismen doktordur.
Asıl doktorluk ondan sonra tekâmül eder. Çünkü seyr-ü sülûkün nihayeti yoktur. “Efendim ben muhabbete geldim,
Allah’ın has kuluyum, yan gelip yatayım” denirse bu uygun değildir. Mes’üliyet artmış oluyor.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:39 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden hatırlatmalar (devamı) 23/11/2007 cuma
Biz herşeyimizi sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in âdabına uyduracağız.
Geçenlerde Bursa’da bir sohbetimizde de söylemiştik, bir insan bütün ömrünü ibadetle geçirse, alnı secdeden ayrılmasa, her gün oruçlu olsa, bütün malını mülkünü Hak yolunda feda etse gene kâmil insan olamaz.
İlle de Fahri kainat Efendimizin yolundan gitmekle mükellefiz.
Onun ahlakıyla ahlâklanmaya çalışılacak” o ne yaptı ne etti ise onu muhakkak nefsimizde takbik etmeye sa’yü gayret edeceğiz.
Hakiki terakkiyat bununla olacaktır. Bu hususlara da dikkat edeceğiz elhamdülillah.
musa topbaş | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:40 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden KURAN'a saygımız nasıl olacak 23/11/2007 cuma
Bir gün Mescid-i Nebevi’nin Babu’l-Mecid kısmında oturuyordum. Biraz ileride bir siyahî, Kur’an-ı Kerim okuyordu. Yüzünde öyle bir nur, melâhat-ı iman vardı ki, güzelliği tasvir edilemez.
Büyük bir huzur ve vecd içinde ara sıra sahifeleri çeviriyordu. Bir saat kadar geçmişdi. Hangi sûreyi okuduğunu merak et-dim, yaklaşdım.
Bir de ne göreyim? Sahifeleri tersine koymuş. Yani sahifelerin alt tarafını üste getirmiş. Yalnız sahifedeki satırlara bakıyordu.
Çok hayret ettim. Sonra düşündüm ve
Cenabı Hakk’ın bu ümmî kuluna, bilenden daha fazla bir iltifatı olduğuna kanâat getirdim.
Belki de bu imânı tam siyahî, o sahifeleri çevirdikçe Cenab-ı Hakk’ın azametini, saltanatını, gaffarlığını, rahmanlığını tefekkür ediyordur da diğer yüzünden okuyanlardan daha fazla istifade ediyordur, Allahu âlem.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:40 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden KURAN'a saygımız nasıl olacak (devamı) 24/11/2007 cumartesi
Gene orada ümmî Şamlı Abdullah efendi isminde (manevi ismi Mehmed) bir şahıs vardır.
Yılın sekiz ayını Medine-i Münevvere’de dört ayını da Şam’da geçirir. Şam’da bulunduğu zamanda daima Şeyhül-Ekber Muhyiddin-i Arabî türbesi kurbündeki camide bulunur. Okuması yazması yoktur.
Gençliğinde bir gece yatıyor, sabah kalktığında (Cenab-ı Hakk’ın izni ile) kendisini Kur’an-ı Kerim hafızı buluyor. Manevi erlerden olsa gerek.
Cenab-ı Hakk’ın kendisine bahşettiği bu büyük nimeti gaib etmemek için şükrâne olarak iki günde bir hatim indirirdi. Kavî imanı ile Allah dostlarındandı.
Bir hacı, Mescid-i Nebevî’deki Kur’an-ı Kerimleri elindeki temiz bir bezle siliyor, öpüyor, aldığı raflara tertiplice koyuyordu.
Kaldığı müddetçe bu vazifeye devam etti. O bu yaptığı hizmeti öyle bir hulûs-ı kalb, aşk ve neş’e içinde ifâ ediyor idi ki kendimi onu seyretmekten alamıyordum.
Bunu muhterem Üstazımız Hazretlerine anlattım. Çok memnun kaldıklarını, o gül yüzlü simâlarındaki sürûrlarından anlamış oldum. Çünkü o kişi yaptığı hizmet, tazim sayesinde Cenab-ı Hakkın rızasını kazanmış oluyordu.
Bu bahsetmiş olduğum şahıslar Kur’an-ı Kerim’e olan saygı edeb ve tazimleri dolayısıyla Allah Teâlâ’nın rızasını kazananlardan idiler.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:42 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden KURAN'a saygımız nasıl olacak (devamı) 24/11/2007 cumartesi
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:
– “Sizin en şerefliniz, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”
Gavsü-l Azam Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin kudsî nasihatlerinde buyuruyorlar ki:
– “Ey ahâli! Kur’ana olan sevginizi onun ahkâmı ile amel ederek gösteriniz. Ondan alacağınız öğütleri, onun esaslarına uyarak alınız.
Yoksa, Onun üzerinde mücadelelere girişerek ona bağlılığınızı göstermeğe ve ondan öğüd almağa kalkışmayınız. İnanç esasları, pek az bir kaç cümleden ibarettir.
Ameller ise pek çoktur. Size Kur’an’a inanmak ve onun ahkâmına riayet etmek gerek.
Allah’ın kelâmını kalblerinizle tasdik ediniz. Uzuvlarınızla da ameller işleyiniz, eda ediniz. Size dünyevî ve uhrevî-faydası olan şeylerle meşgul olunuz.
Hakikatleri olduğu gibi idrak etmekden âciz olan denî akıllara asla iltifat etmeyiniz. Onları asla dinlemeyiniz. (Fethur-Rabbânî 11. sohbetten)
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:43 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden KURAN'a saygımız nasıl olacak (devamı) 26/11/2007 pazartesi
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri, bazı velilerine zaman içinde zaman nasib etmişdir, kimisi bir rekatde kimisi de iki rekatde Kur’an’ı hatmetmiştir.
Buna rağmen bu has kullar bu tilâvet anında en ufak bir gaflet, dalgınlık göstermezler, kalbleri kırık ve Rabblarının kurbunda olduklarını bilirler.
Onlarda huşu hali hiç eksik olmaz.
Her müslümanın evinde Kur’an-ı Kerim bulunduğuna göre bu ulvi kitaba karşı daima hörmetli bulunmamız gerekir.
Kütübhanemizin en yüksek yerinde temiz bir örtüye sarmak suretiyle muhafaza etmeliyiz.
Okuyacağımız zaman büyük bir saygı ile açmalıyız ve öyle okumalıyız.
musa topbaş | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:43 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Gıybet 27/11/2007 salı
Gıybetçilerin, yahud, itikadi konularda yanlış görüşe sâhib olanların sözlerini kesmek, tashih etmek, nezâketsizlik değildir, bilâkis istikametdir. Dini vazifedir, adalettir.
Resûlü ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, hakka tecavüz etmedikçe kimsenin sözünü kesmez, hakka tecavüz edince de, ya onu men ederek sözünü keser veya o meclisden kalkıp giderdi.
Nezâket hususunda ölçülü hareket edilmelidir. Muhatabım yaşça benden büyük, ben onun sözlerine nasıl karşı gelebilirim, yahud da dinlemez isem bana darılır gibi boş mülâhazaları bırakmak lâzımdır.
Hakikati gizleyip de tasdik mânâsına devamlı başını sallayanlar hiç şüphe yok ki gıybette müsâvidirler. Resûlü ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri buyurdular ki:
“Miraç gecesi göklere çıkarıldığım zaman bir gurub insan gördüm. Göğüslerinden etleri koparılarak, lokma lokma ağızlarına veriliyordu. Bu sırada kendilerine şu sözler söyleniyordu. Kardeşleri nizin etlerinden yemekde olduğunuzu yeyin!...
Ben bu manzarayı görünce “Ya Cebrail kimdir bunlar?” diye sordum. Cevaben dedi ki: - Bunlar senin ümmetinin gıybet edenleridir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:44 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Gıybet (devamı) 27/11/2007 salı
Cabir ve Ebu Sâid rivayet ederler:
Hâce-i Kâinat efendimiz hazretleri buyurdular:
“Gıybetden sakının, muhakkak gıybet zinâdan daha kötüdür. Zira kişi zinâ eder, sonra tevbe ederse Allah tevbelerini kabul edebilir. Halbuki gıybet edeni hakkında gıybet ettiği kişi afvetmedikçe Allah da afvetmez.” *** Bursa’da, Uludağ eteklerindeki muhterem üstazımızın devlethanelerinde idik. Üç kişi İstanbul’daki bir kişinin aleyhinde konuşuyor, yani gıybetini yapıyorlardı. Fakir de , görüşlerine kalben iştirak etmiyor isem de sükût ediyordum (Bu hareket, yersiz ve hatalı idi)
Çok alçak sesle konuşulmasına rağmen, keşfen bu hale muttali olan muhterem üstazımız hazretleri yatak odalarının kapısını açtılar, koridoru geçerek bulunduğumuz odanın kapısını tıklattılar.
Kapı açıldı, gadablı bir halde, gıybet edilen şahsın ismini zikrederek, “yoksa o buraya mı geldi?” buyurdular. Hiç oturmadan tekrar yatak odalarına çekildiler.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:45 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Gıybet (devamı) 29/11/2007 perşembe
Kendileri gıybet kokusundan o kadar kaçınırlardı ki bir defa olsun “bu zat şu zattan daha bilgilidir, daha fazîletlidir.
Şu şahsın seviyesi şu şahıstan daha düşükdür. Şu eser şu eserden daha kıymetlidir, daha üstündür” gibi kıyaslamalar dahi yapmazlardı. İcabında “şu eserleri okuyunuz, istifade edersiniz” buyururlardı.
Resûlü ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz:
– Müslüman kardeşin hakkında, onun hoşlanmadığı bir şekilde konuşduğun zaman gıybet etmiş, onu çekiştirmiş olursun, buyurmuşlardır.
Bilhassa kalblerine, dillerine, kulluk vazifelerine, Allah dostları, ârifler, sâdıklar, gönül ehilleri hakim olurlar.
Dili işletmek pek kolay olması bakımından nefislerinin de yardımı ile gıybet etmekde zahiren fazla bir güçlük yoktur.
Sakız çiğneme ne kadar zor olsa bile sakızı bir türlü ağzından alamadığı gibi, gıybete mübtelâ olanlar da bir türlü gıybeti terk edemezler.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:45 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Gıybet (devamı) 29/11/2007 perşembe
Gıybet, zamanımızda diyânetin, Allah bilgisi ve Allah korkusunun azlığı dolayısıyla en fazla rağbet gören manevî hastalıkların en kötülerindendir.
Kurtulmak için hem irâdenize sahib olmak, sâlihlerle, iyilerle ihtilâtı çoğaltmak, sohbetlerinde bulunmak lâzımdır. “Estaizübillah ve Hüve maâkum eyne ma küntüm”, âyetinin mânâsını bilen kişi daima uyanık olur.
Allahü Teâlanın murâkabesinde olan kişinin, her hat ve hareketi, edeb üzere Rabbımız zülcelâl vel kemâl hazretlerinin rızasına muvafık olur. Hafif, yersiz hareketlerden çekinir.
Sebebsiz yere ayak ayak üzerine atarak, gerilerek, yatarcasına oturamaz, aşırı dünyayı sevenlerden, gıybetçilerden aslandan kaçar gibi kaçar.
musa topbaş | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:46 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. 30/11/2007 cuma
Mevlânâ Sâdeddîn Kaşgârî kuddise sirruh buyurur:
-İlâç diye öte-beri yemekden ise, perhiz etmek daha yerindedir.
Çok yiyende çok hastalık olur. Onları def etmek için de ilâç alırlar.
İyileşince de gene tıka basa yemeğe koyulurlar. Yine ilaç, yine sıhhat, yine yemek.
Neticede ilaç da faide vermez ve marazı arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
Günah ile tevbe de böyledir. Günah arkasından tevbe, yine günah yine tevbe.
Neticede bu türlü tevbe de ayrı bir günah olub çıkar.
Onun içindir ki, Allah ehli herşeyde perhizi severler. Ve herşeyi bırakıb Allah ile meşgul olurlar.Ve bir gaflet anında öbür dünyaya göçmemek için çok dikkatli bulunurlar.
Muhammed ibni Sîrîn şöyle der:
-Aman bir hayır işleyip de sonra onu terk etmekten sakın. Zira tevbe edib de sonra tevbesini bozan ve iflâh bulan bir kimse görülmemiştir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:46 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. (devamı) 30/11/2007 cuma
Günahlardan dönen kişiye yaraşan; tevbesini bozmamak için ecelini gözlerinin önüne getirmek, geçmişde işlemiş olduğu günahlar üzerinde düşünmek,
Tevbe ve istiğfarı çok yapmak, tevbe nimetini verdiği ve ona muvaffak etdiği için Allah'a şükretmek ve kıyamet gününü sevabı hakkında tefekkür eylemekdir.
Zira şüphesiz ki âhiret sevabını düşünen güzel amelleri işlemeğe daha çok rağbet eder.
Âhiret azâbını düşünen de kötü, çirkin ve haram fiillerden kendisini alıkoyar.
Ebu'l-Fazli Muhammed bin Hasen Halebî kuddise sirruh der ki:
- "Allah Teâlâ insanoğlundan bir kimseye, keramet tacı giydireceği zaman, ona tevbe nasib eder.
Bir sevdiğinin hizmeti ile de meşgul eder. İş bu hizmet de, onun ikrama nail olmasına sebeb olur."
Tevbe, Allah'a ta'zim ve gazab-ı ilâhisinden kaçınmak için olmalıdır.
Eğer başka bir niyet için olursa bu tevbe kabul olunmaz.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:48 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. (devamı) 03/12/2007 pazartesi
Günahkârın, günahını kalben kendi ihtiyarı ile terketmesi lâzımdır.
Eğer yalnız dili ile tevbe edib, kalbinden günahının terki için kararlı olmazsa, tevbesi sahih olamaz.
Bir günah işleyen derhal tevbe ederse, Allah Teâlâ ve tekaddes hazretleri çok merhametli, çok afvedici olduğu için o tevbeyi kabul eder, yalnız tevbe eden kimse üç hususa riayet etmelidir:
Birincisi; günah işleyenin işlediği günahından dolayı, samimi bir şekilde pişman olmasıdır.
ikincisi; o günahı derhal terketmelidir.
Üçüncüsü; istikbâlde o günahı bir daha işlememeğe azimli olmalıdır.
Mü'min işlemiş olduğu günahını daima büyük görmelidir.
Allah dostları en ufak zellelerini dahi, dağlar gibi cesim görmüşler, derin bir mahviyet içinde, Rabbımız zül-celal velkemal hazretlerine gözyaşları ve büyük bir teessür içinde istiğfar etmişlerdir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:48 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. (devamı) 03/12/2007 pazartesi
Halbuki itikadı zayıf, imânı kamale ermemiş kişiler ise dağlar gibi büyük büyük günahlar işlerler, hatalı sözler sarfederler, o işledikleri cesim günah ve kabahatlerini nefisleri, kendilerine basit, küçük ve ehemmiyetsiz gösterir ve istiğfar etmeye dahi lüzum görmezler.
Bütün peygamberan-ı izam, ashâbı güzin radıyallahu anhum ecmain hazeratı, büyük veliler, Allah dostları, işlemiş oldukları pek ufacık zellelerini dahi büyük görmüşler, nedâmet üzere, Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretlerine afvedilmeleri için iltica ve istiğfar etmişlerdir.
Sahabe-i güzin hazeratının en güzidesi, gözbebeği mesâbesinde olan Ebu Bekri's- Sıddîk radıyallahu anh hazretleri Cenhab-ı Hakk'a hitaben:
"Ya Rabb! Suçlarım kumlar gibi sayılmaz.
Sen bu günahkâr âsî kulunu afvet" deyerek yalvarmış ve daimi olarak tevbe ve istiğfar etmişdir.
Bizlere, aciz kullara düşen, yapmakda olduğumuz günah, isyan ve nisyanlarımızı, daima olarak tevbe ve istiğfar etmek ve yapmış olduğumuz günahları nasıl olsa afvolunuyor deyerek, ikinci defa işlemeğe cür'et etmeyib, tevbemizde ihlâs üzere sebatkâr olmak olmalıdır.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:49 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. (devamı) 04/12/2007 salı
Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh buyurur:
-Ey ahali! Hayat kapısı açık bulunduğu müddetçe onu ganimet bilin.
Hayatta oldukça onu değerlendirin.
Zira yakında o kapı size kapanacak.
Ömürleriniz tamamlanacak, hayatınız sona erecekdir.
Hayırlar işlemeğe kadir olduğunuz müddetçe onları işlemeyi ganimet bilin.
Tevbe kapısı açık iken bu kapıyı ganimet bilin ve oradan girin.
Dua kapısı açık iken onu ganimet bilin ve ihlâslı yakarışlarla Allah'a dua edin.
Sâlih mü'min kardeşlerimizin sıkıntılı anlarını ganimet bilin.
Böyle anlarda, sırf Allah rızası için onların yardımına koşun...
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:49 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden TEVBE ZAMANI ..:: 2 ::.. (devamı) 04/12/2007 salı
Gene buyuruyorlar:
-Günahlarınızdan ve kötü tavırlarınızdan dönünüz.
Tevbe ediniz! Bu tevbe sizin kalblerinizde dikilmiş fidanlardır.
Yanınızdaki binaların temelleridir.
Şeytanın binasını yıkınız. Allah'ın binasını yapınız.
İşte o zaman Mevlâ'ya ulaşırsınız. Rabbınıza kavuşursunuz.
Ben öz-esas üzerinde duruyorum.
Kabuk-posa üzerinde durmuyorum.
Şu zahirî dış haller bir posadan ibarettir.
Ben onun terbiyesi üzerinde durmuyorum.
Bilakis, özünüzün, ruhunuzun, kalbinizin, sırrınızın terbiyesi üzerinde duruyorum.
Kışır, kabukdan ibaret zahirlerinizi ise bir kenara atıyorum.
Sizi terbiye ediyorum. Taaa, Peygamberimizin gözü sizi tutuncaya kadar...
Ya Rab! Günahımız çok, sayıya gelmez. Fakat senin rahmetin, afvediciliğin nihayetsiz, sınırsız.
Hem bizleri tevbe kapında daim eyle, hem de işlemiş olduğumuz günahları tekrar ettirme, bizleri hıfz eyle. Âmin
- Bu yazı Altınoluk dergisinin Aralık 1998 tarihli sayısından alınmıştır.
musa topbaş | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:50 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI 04/12/2007 salı
Allahü Teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurur:
"-Bilin ki, dünya hayatı bir oyundur, eğlencedir, bir süstür, aranızda bir öğünüşdür." (Hadîd: 20)
Abdülkadir Geylanî kuddise sirruh:
-Ey dünyaya rağbet edenler! Onunla mağrur olanlar, Ey akıllı ve hesablı kişiler olduklarını söyleyenler, Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin yukarıdaki sözünü işitmediniz mi?
Oyun, eğlence ve süs ise aklı başındaki şahıslara değil, cahil çocuklara yaraşır.
Ben, size bildiriyorum. Ben size Allah'ın sizi oyun için yaratmadığını söylüyorum.
Allah teâlâyı unutarak yalnız dünya ile meşgul olan, oynuyor demekdir.
Yalnız dünya ile kanaat edip âhireti ve Allah'ı unutan, hiçbir şey olmayanla kanaat etmiş demektir.
Çünkü yarın ölecek ve elinde dünyadan hiçbir şey kalmayacakdır.
Âhiretle meşgul olunuz.
Kalblerinizle, Allah teâlâya yöneliniz, O'nunla meşgul olunuz. O'nun fazlından ve kerem elinden gelen rızıkları alınız.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:51 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI (devamı) 05/12/2007 çarşamba
Bu dünya fânîdir, geçicidir.
O belâlar ve müsîbetler diyarıdır.
Orada hayat, hiç bir kimse için tam manasıyla hoş, tatlı ve dertsiz değildir.
Hele bir de o kişi hikmet ehlinden biri ise.
Nitekim denir ki:
-Hikmet ehlinden olan kişinin gözü bu dünyada hiç bir zaman aydınlık olmaz.
Çünkü onun gözü hep ölümü görüp durmaktadır.
Arabînin birisi çadırlı bir kabileye misafir olur.
Onu yedirirler, içirirler ve çadırda yatırırlar.
Arabî derin bir uykuya dalar.
Kabile giderken, üzerinden çadırı söker... güneşin sıcağı kendisine vurunca uyanan arabî:
-Dünya hayatı: Kurduğun bir çadırın gölgesine benzer.
Bir gün olur, muhakkak senin gölgen de zâil olur, diye söyler.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:51 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI (devamı) 05/12/2007 çarşamba
Yunus Emre hazretleri bir şiirinde der ki;
Hey yârenler, bu dünyanın Sonu vîran olur bir gün Buna mağrur olanların İşi pişman olur bir gün.
Âriflere bu dünya hayal ü düş gibidir Kendini sana veren, hayal ü düşden geçer. Bu dünyanın sevgisi, ağulu aşa benzer Sonunu sayan kişi, ağulu aşdan geçer.
Allah teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurur:
-Ey iman edenler, şüphe yok ki, Allah'ın vâ'di bir gerçekdir.
O halde dünya hayatı sakın sizi aldatmasın.
Çok aldatıcı şeytan da sakın sizi Allah'ın (mühleti) ile aldatmasın.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:52 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI (devamı) 05/12/2007 çarşamba
Hasan Basrî kuddise sirruh yukarıdaki âyet-i kerimeyi okuduktan sonra buyurdu ki:
-Bunu, yâni "Dünya hayatı sizi aldatmasın!" sözünü kim söylüyor? Dünyayı yaratan söylüyor.
Dünya hayatını, onu yaratandan daha iyi bilen birisi olabilir mi? Sakının ey insanlar, dünya hayatının aldatıcılığından sakının!
Dünya hayâtının aldatıcı meşgaleleri çokdur.
Bir kimse kendisine bir meşgale açarsa o meşgale de ona on meşgale daha açar.
Ne avâre insan oğlu ki, helâl kazancından dolayı hesaba çekileceği, haram kazancından dolayıda azab göreceği şu dünya hayatına razı olur.
Âhiret kaygusunu hiç hatırlamaz.
Yarın Allah'ın huzurunda hesaba çekileceğini düşünmez.
Amellerini sırf Allah rızası için yapmaz.
Dinin esaslarına bir zarar gelse hiç oralı olmaz.
Fakat dünyalık menfaatına bir zarar geldi mi hemen başlar ağlayıp sızlanmağa!..
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:55 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI (devamı) 07/12/2007 cuma
Resûlü Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem:
"-Dünyanın ömrü bir saattir" buyurmuşlardır.
O bir saati yani kısa ömrü ibâdet ve ubûdiyet ile geçirmeğe bakın.
Bu dünya muhabbetini içinden söküp atmanın ve dünya esâretinden kurtulmanın bir yolu da cömertlikdir.
Cömert olanlar, bu dünya hayatında ele geçirdikleri malların hesabını verirken, yarın kıyamette zorlanmazlar.
Cömertlik öyle bir huydur ki, insanı cennete çeker, cimrilik de öyle bir huydur ki insanı cehenneme çeker.
Resûlü Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:
-Şüphesiz ki nûr kalbe girince kalb genişler ve ferahlar.
-Ey Allah'ın Resûlü! Bunun belli bir alâmeti var mı? diye sorulunca:
Resûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem cevaben:
-İnsanın, aldatıcı dünyadan uzaklaşıp, ebedilik âlemine yönelmesi ve ölüm gelmeden, onun için hazırlık yapmasıdır, buyurmuşlardır. (Bakara tefsiri, Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu)
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:55 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA HAYATI (devamı) 07/12/2007 cuma
Rivayete göre:
İsâ aleyhisselâm bir gün gök gürültüsü ve şimşeklerle başlayan şiddetli bir doluya yakalanır.
Sığınılacak bir yer arar.
İleride bir çadır görür ve oraya koşar.
Çadırın içinde bir kadın görür, oradan uzaklaşır.
Bir mağara görür, kapısına gider ki, içinde bir arslan var.
Hemen mağaranın kapısını kapatır ve:
-Ya Rab! Herkese bu kadar nimetler verdin, ama bana bir sığınak bile vermedin, der.
Allah teâlâ ve tekaddes hazretleri:
-Senin sığınağın benim rahmetimdir buyurur. (Altınoluk sohbetleri Cilt: 1 s:205)
- Bu yazı Altınoluk dergisinin Eylül 1999 tarihli sayısından alınmıştır.
| |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:56 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET 07/12/2007 cuma
Bir gün Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Cebrâil aleyhisselâm'dan cehennemi sordu.
Cebrâil aleyhisselâm uzun uzun cehennemi anlatdı.
Peygamber efendimiz anlatılanlara dayanamayıp bayıldı.
Ayıldığında buyurdu ki:
-Ey Cebrâil, böyle şiddetli, felâketli yere benim ümmetim girecek mi?
-Evet,ümmetinin büyük günah işleyenleri cehenneme girecekdir.
Bunun üzerine Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, çok ağladı.
Sonra odasına çekildi, sadece namaz için dışarı çıkıyor, bunun dışında kimseyle görüşmüyordu.
Peygamber efendimizin dışarı çıkmasının üçüncü günü Hazreti
Ebûbekir radıyallahu anh, kapısının önüne gelerek:
-Resûlullah'ı görmek mümkün mü? diye seslendi, fakat içeriden bir cevap gelmeyince, ağlayarak oradan ayrıldı.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:57 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 07/12/2007 cuma
Sonra Hazreti Ömer radıyallahu anh gelip aynı sözleri söyledi.
Ona da cevab gelmeyince, ağlayarak oradan ayrıldı.
Sonra Selmân-ı Fârisî radıyallahu anh geldi. Ona da bir cevab verilmeyince, ağlayarak
Hazreti Ali radıyallahu anh'ın evine gidib durumu anlatdı. Hazreti Fâtımâ
radıyallahu anhâ hane-i saadete koşdu:
-Ey Allah'ın Resûlü ben, kızınız Fâtımâ'yım, dedi Resûlü ekrem efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, o anda secdeye kapanmış ümmeti için ağlıyordu.
Hazreti Fâtımâ, kapı açılıb içeri girince babasının ağlamakdan yüzünün sarardığını, avurdlarının çökmüş olduğunu gördü.
-Babacığım! Size böyle ne oldu? diye sordu.
Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
-Ey Fâtımâ! Bana Cebrâil gelib, cehennemi, tabakalarını anlatdı.
Ümmetimden büyük günah işleyenlerin, cehenneme atılacağını bildirdi.
İşte beni ağlatan kederlendiren budur.Sonra Hazreti Fâtımâ Muhammed (s.a.) ümmetinden günah işleyenlerin cehenneme nasıl gireceklerini sordu.
Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle anlatdı:
-Günahkârlar tutulub cehenneme götürülürken "Ya Muhammed... Ya Muhammed" diye bağırarak giderler.
Fakat cehenneme yaklaşıb cehennem melekleri görününce, bunu unuturlar.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:57 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 08/12/2007 cumartesi
Melekler:
-Sizler kimlersiniz? diye sorarlar.
-Biz kendilerine, Kur'an inmiş olanlardan ve Ramazan'da oruç tutanlardanız, derler.
Melekler de:
-Kur'an-ı Kerim Muhammed aleyhisselâmın ümmetine inmişdir, derler.
Bunun üzerine peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ismini hatırlayıb:
-Bizler Muhammed aliyhesselâmın ümmetindeniz, derler.
Melekler de:
-Kur'an-ı Kerim'deki Allah teâlâ'ya âsî olan kimselerin hallerini bildiren âyetlerden, haberiniz yok muydu, diye sorar.
Onlar da:
-Vardı. Fakat gaflete geldik, şeytana uyduk, derler.
Hallerine çok üzülürler. Meleklerden izin isteyib hallerine uzun uzun ağlarlar.
Gözyaşları kalmaz, gözlerinden kan akmağa başlar.
Sonra melekler onlara derler ki:
-Bu ağlamanız boşunadır.
Eğer dünyada böyle ağlasaydınız, faydası olurdu.
Şimdi burada ağlamazdınız.
Sonra meleklere emir gelir:
"-Atın onları cehenneme!"
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:58 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 08/12/2007 cumartesi
O müthiş günde mahlûkâtın o andaki izdihamını düşün!
Yedi kat gök ve yedi kat yer ehli, melekler, cinler, insanlar, şeytanlar, vahşi hayvanlar, kuşlar orada toplanacaklar.
Güneş sıcaklığı artmış olarak üzerlerine vuracak, muhlûkâtın tepesine iki yay kadar yaklaşacak.
Mahşer yerinde, kâinatın mutlak sahibi Allah'ın arşının gölgesinden başka hiç bir gölge kalmayacak. Onunla da ancak Allah'a yakın olanlar, Allah'ın ahlâkı ile ahlâklananlar gölgelenebilecek.
Güneşin harareti, eritecek derecede olacak.
Kişi sıcakdan şiddetle sıkılacak.
Sonra mahlûkat itişip-kalkışacak, izdihamdan birbirlerini itecekler, birbirlerini çiğneyecekler.
Bu izdihama, bir de Allah'ın huzuruna sevkedilirken, utanma hissinden meydana gelen sıkıntı eklenecek. Her kılın dibinden ter fışkıracak.
O mahşer yerinin temiz toprağı üzerine akacak.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:59 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 09/12/2007 pazar
Bu terlerden su birikintileri hasıl olacak.
Herkesin Allah yanındaki derecesine göre yükselecek.
Bazılarının dizlerine kadar, bazılarının beline, bazılarının kulak memelerine kadar çıkar.
Bazıları da içinde kaybolacak derecede ter suyuna batarlar.
Hiç sevabı olmayan için cehennemden siyah bir boyun uzanır.
Kuşun yem devşirdiği gibi bunları toplar, devşirir ve ateşe atar.
Ateş oları eskitir, çürütür.
Bu arada onlara, bedbaht olduklarına, artık bundan sonra saadet görmeyeceklerine dair nidada bulunurlar.
Hiç günahı olmayanlar için:
Bir nidacı bunlara nida eder ve der ki:
-Her hâl ü kârda Allah'a şükredenler ayağa kalksın!
Bazan iyi ameller, bazan da günah işleyenler
Çoğunluğu teşkil ederler.
Sevablarının mı, yoksa günahlarının mı çok olduğunu bilmezler Allahü Teâlâ kimin savabının veya günahının çok olduğunu bilir.
Fakat kullara da bildirmek için amellerini onların gözleri önünde karşılaşdırır.
Taki afvederse bunun bir lutfu olduğunu, cezalandırırsa bunun da kendisinin adaletinin icabı olduğunu göstermiş olsun.
Mizan kurulur, gözler amel defterlerine dikilir.
Bu an öyle korkulu bir andır ki akıllar durur.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 9:59 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 09/12/2007 pazar
Peygamber efendimiz buyurmuşlardır ki:
-"Ey benim kızım Fâtımâ-ı Zehrâ! Canını cehennem ateşinden kurtarmağa çalış.
Zira ben ahiretde farz ve vacibleri terk ve yasak olan şeyleri işlemeniz sebebiyle, azaba sürüklenmenizi, Allah dilerse -üzerinize gelecek azab ve cezayı defedip uzaklaşdırmağa muktedir değilim.
Yine de ben dünyada akrabalığı terkedemem. Onlara ikram ve iyilikde bulunurum.
Size nisbetle öyle bir kimseye benzerim ki evlad ve ailesi üzerine gelecek bir düşmanı gördüğü zaman saldırısından aile ve çocuklarını korumak için "kaçınız" veya "gizleniniz" diye nasıl bağırıp çağırırsa ben de size ancak bu kadar yapabilirim.
Artık ötesi size aiddir."
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:00 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden DÜNYA - AHİRET (devamı) 09/12/2007 pazar
Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz bu mübarek kelamları ile, ehl-i beytinin, akrabalık ve hısımlığa dayanarak imân ve itikadda zayıflık ve kararsızlık, müslüman vazifelerinde tenbellik ve ihmal göstermemeleri, güzel ve iyi amelleri terketmemelerini buyurmaktadır.
O şiddet gününde mazlumlar, zalimlerden haklarını alacaklardır.
Resûlü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri ashabı kiram hazretlerine hitaben:
-Zalim olmayınız, mazlum da olmayınız, buyurmuşlardır.
Zaruret olursa mazlum olmağı tercih etmelerini tenbih buyurmuşlardır.
Kimsenin kimseye faidesi olmadığı o zaman için hazırlık yapmalıyız.
- Bu yazı Altınoluk dergisinin Haziran 1999 tarihli sayısından alınmıştır. | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:13 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Susmanın Sevabı 10/12/2007 pazartesi
Dilin âfetleri çok ve kendini bunlardan korumak zor olduğu için, elden geldiği kadar susmak en iyi çaredir.
O hâlde insan, zaruret mikdarından fazla konuşmamalıdır.
Dediler ki abdallar, yani yüksek derecedeki veliler, konuşması, yemesi ve uyuması zaruret mikdarında olan kimselerdir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurmuşdur:
- “Doğru söylemek, hayırla buyurmak ve insanların arasını bulmak hariç konuşmada hayır yokdur.” (Nisa 114)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
- “Karın, ferç ve dilini koruyan kimsenin her şeyi korunmuşdur”
Ömer radıyallahü anh buyurdu ki:
- Ebubekir’i gördüm, dilini parmağıyla tutmuş çekiyordu.
- Ey Resûlullahın halifesi! bunu ne için yapıyorsun, deye sordum.
- Bu beni ne işlere düşürmüşdür, dedi.
Haberde geldi ki: Uhud harbi günü bir genç şehid oldu.
Onu buldukları zaman açlıkdan karnına taş bağlamış olduğunu gördüler.
Annesi yüzündeki toz ve toprakları silip; “Cennet sana mübarek olsun” dedi.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:16 | |
| Susmanın Sevabı 10/12/2007 pazartesi
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
- Nereden biliyorsun? Belki işine yaramayan bir işe bahillik etmişdi.
Yahud kendisine faydası olmayan bir söz söylemişdi.
Demek istiyorum ki hesabı ondan sorulur.
Sizin sözünüzün manâsı ise elem ve hesâb görmez demekdir.
Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:
- Fazla sözü sonraya bırakana, fazla malı verene, yani kesenin bağını çözüp, dilinin ucuna bağlayana saadetler olsun.
Yine buyurdular:
- İnsan için uzun dilli olmaktan daha kötü bir şey yokdur.
” Yine buyurdular:
- Konuşurken muhalefet etmeyen ve hasımlık yapmayan ve bâtıl söz söylemeyen kimse için Cennetde bir saray yaparlar.
Haklı iken susarsa Cennet-i âlâda ona bir saray yaparlar.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:16 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Susmanın Sevabı (devamı)11/12/2007 salı
Mâlik ibni Enes radıyallahu anh’den:
- Cedel, dinden değildir ve din büyüklerinin hepsi bunu yasaklamışlardır.
Fakat konuşdukları bid’at sahibi bir kimse ise inat, husûmet ve uzatma olmaksızın, Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler ile ona anlatmışlardır.
Fayda vermeyince kendi hâline bırakmışlardır. (Kimyâ-yı saâdetden.)
Muaz ibni Cebel radıyallahu anh’dan;
- Ya Resûlallah! Bana nasihat et. Peygamberimiz -sallallahü aleyhi ve sellem-;
- Diline sahib ol!
Muaz radiyallahu anh tekrar sordu.
- Ya Resûlallah! Bana nasihat et. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem;
- Anan seni kaybetsin ya Muaz! İnsanların yüz üstü Cehenneme düşmelerine sebeb dillerinden başkası değildir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:17 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Susmanın Sevabı (devamı)11/12/2007 salı
Denir ki:
Sükût âlimin süsü, câhilin örtüşüdür.
Yunus Emre hazretlerinin şu sözleri meşhurdur.
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvanın yüküdür.
Bilene bu söz yeter sende cevher var ise.
Abdullah bin Selâm’ın cennetlik olduğunu, Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, tebşir edince ashabı kiram radıyallahu anhüm, kendisine sebebini sorduklarında
Abdullah bin Selâm radıyallahu anh:
- Boş söz konuşmam ve kimseye karşı kötülük düşünmem buyurmuşlardır.
Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
- İbâdetlerin en kolayını size bildireyim mi:
Susmak ve iyi huylu olmak.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:17 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Susmanın Sevabı (devamı) 11/12/2007 salı
Yeri gelince de konuşmasını bilmeli, zaruri olan mes’eleleri açıklamalı, gizli kapaklı hiçbir şey kalmamalı.
Lüzumlu, söylenilmesi icâb eden, hususlar ketm edilirse, bu birçok fitnelere sebeb olur, bundan da en ziyâde, dini zayıf, münafık ruhlu insanlar istifade eder, yalan haberlerle müslümanları, birbirlerine düşürürler.
Bilhassa münafıklar lüzûmlu konuları daima gizlerler, gâyeleri fesâd çıkarıb, kötü emellerine nail olmakdır.
Çünkü “dilsiz şeytan” ahlâkından nasiblidirler.
Bazı din kardeşlerimiz nezâket icâbı her söyleneni sükûtle karşılamaktadır.
Halbuki hilâf-ı hakikat hâlinde, dinin yasakladığı hususlarda, kat’iyyen baş sallanmaz, hakikat söylenmelidir.
musa topbaş | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:19 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek 12/12/2007 çarşamba
Resûl-ü Ekrem efendimiz buyurdular: (Ebu Hureyre radıyallahu anh’den)
– “Arş-i Âzam’ın etrafında nûrdan kürsüler vardır.
Bu kürsülere öyle kimseler oturacak ki, elbiseleri ve yüzleri nûr gibi parlayacakdır.
Bunlar peygamber de değil şehidler de değillerdir.
Fakat peygamberler ve şehidler onlara gıbta edecektir.”
Resûl-ü Ekrem efendimize, “bunlar kimlerdir” diye sorulunca, buyurdular:
– “Onlar Allah için birbirlerini sevenler, Allah için buluşup oturanlar ve Allah için birbirini ziyaret edenlerdir.” (Neseî’den)
Gene buyuruyorlar:
– Allah rızası için bir (müslüman kardeşinin) ziyaretine giden kimseye, bir melek ardından “kendin de güzel, ziyaretin de güzeldir.
Cennet de güzel bir yer olarak senin için hazırlanmıştır.” deye çağırır.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:20 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek (devamı) 12/12/2007 çarşamba
Abdullah bin Ömer radıyallahu anhümâ buyurur:
– Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceyi ibâdetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem ve bul hal üzere ölsem, fakat gönlümde
Allah’a itâat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı da nefret duygusu olmasa, bütün bu yapdıklarımdan bir faide göremem.
İbn Mes’ud radıyallahu anh buyurur:
– “Kişi Kâbe’de rükûn ile makam arasında yetmiş sene ibâdet etse de yine sevdikleri ile haşrolunacaktır”
Bir kimse geldi. Sallallahu aleyhi ve sellem efendimize:
– Kıyâmet ne vakit olacaktır, kopacaktır, dedi.
Fahr-i kâinat sallallahu aleyhi ve sellem:
– Kıyâmet için ne hazırlık yaptın? buyurdular.
O kimse de cevaben:
– Allah’ın ve Resûlü’nün sevgisini hazırladım, dedi.
Peygamber efendimiz buyurdular:
– “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:20 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek (devamı) 13/12/2007 perşembe
Allah için sevginin tertemiz olmasının alâmeti; içinde iyilik ve ihsan türünden hemencecik elde edilmesi beklenen, şaibeli dünyevî bir arzûnun bulunmamasıdır.
Eğer sevgi böyle bir illetle lekelenmiş ise, ancak bunun giderilmesi ile temizlenebilir.
Dostluğu ve kardeşliği dünyevî bir menfaata dayalı olmayan kimsenin arkadaşlığının devamına hükmedilir.
Kim ki, Allah’a karşı olan hak ve vazifelerini tam yaparsa Cenâb-ı Hakk onu, nefsini ve kusurlarını tanıma ilmi ile rızıklandırır.
Güzel ahlâk ve güzel edeble onu tanıştırır.
Üzerine borç olan her hak ve mükellefiyetleri basiretle edâya onu muvaffak kılar.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:21 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek (devamı) 13/12/2007 perşembe
Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh hazretleri buyurur:
– Kul Allah’ı tanıdığı zaman insanlar onun kalbinde yer etmez, çıkar.
Ve tıpkı kuruyan yaprakların ağaçdan dökülmesi gibi dökülürler.
Böylece onun kalbi, insanlardan tamamen arınmış, temizlenmiş olarak kalır.
Bu mertebeye ulaşan kişi, kalbi ve özü yönünden insanlara karşı kördür, sağırdır, onları görmez, sözlerini işitmez...
Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:
– Sizden Allah’a en sevgili ve en yakın olanınız, başkaları ile kaynaşan ve kendisi ile kaynaşılabilinen insandır.
Mü’min de başkaları ile dost olan ve kendisi ile dostluk kurulabilendir...
Buradaki bu inceliğe dikkat etmek lâzımdır.
O da: Allah için uzleti ve yalnızlığı tercih eden ve toplumdan uzak, tek başına yaşayan kimseden başkaları ile dost olan ve kendisi ile dostluk kurulabilen kişiliğin ve bu özelliğin gitmemesi gerçeğidir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 17.04.10 10:21 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek (devamı) 14/12/2007 cuma
Âhiretde en çok mes’ud olanlar, Allah’ı en çok sevenlerdir.
Çünkü âhiret demek, Allah Teâlâ’ya yönelmek ve O’na kavuşmak saâdetine erişmek demekdir.
Uzun iştiyakdan sonra, ebediyyen sevgilisine kavuşup hiç bir engel olmadan sevgili ile devamlı olarak başbaşa kalmakdan daha büyük sevinç ne olabilir?
Ancak bu nimetler, sevginin kuvvetiyle ölçülür.
Sevgi ne kadar kuvvetli olursa, zevk de o nisbette artar.
Kul Allah sevgisini ancak dünyada kazanır.
Esasen sevginin aslından mü’min ayrılmaz. Zira mü’min, marifetin aslından hâlî değildir.
Fakat aşk derecesine gelen, yükselen kuvvetli sevgiye gelince çokları bundan ayrılabilir.
devamı var | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet 27.04.10 22:51 | |
| musa topbaş hoca efendinin kaleminden Sevmek (devamı) 14/12/2007 cuma
Ya Rab! Bizleri sevdiklerin ile hemdem eyle, onlardan ayırma! Onların yanı cennet, uzağı ise cehennemdir.
Bizleri onlardan ayırma ki, onların nurundan doya doya içelim.
Ancak senin rızana, sana tam kulluk etmekle erişilir.
Kulluğun şartı da, bahşettiğin sevgi ve istikametle emirlerine harfiyyen uymak, yasaklarından sakınmaktır.
Ya Rab! Sevdiklerini sevdir.
Başda Resul-ü Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerini sevdirdiğin gibi sevilmeğe lâyık olan her dostunu sevdir.
Sırasıyla bütün ehli beytin, ashabı kiram hazerâtının, hülâsa İslâmiyeti seven ve ona hizmet edenlerin bilâ istisna, hepsinin ayaklarının tozu eyle!
Ya Rab! Bizi de sevgi nimetinden mahrum eyleme. Amin...
musa topbaş | |
| | | | Musa topbaş hoca efendiden hergün bir sohbet | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|