RavzaGul.com
|
|
| Mehmet Akif Ersoy Şiirleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.03.10 12:55 | |
| https://ravza.forum.st/İSTİKLAL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı: Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal![/size]
Mehmet Akif ERSOY
En son nurgül tarafından 01.03.10 19:23 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.03.10 13:02 | |
| Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber. | | Mehmet Akif Ersoy
|
| |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.03.10 13:05 | |
| Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.' Davransana... Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin. Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz? Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın? Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın! Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan. Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın? Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun. Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun! Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar; Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez... En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez! Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin; Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman, Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan, Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma; Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş... Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! ' Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından, Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan! Sâhipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır. Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar... Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var. Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır! Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır! 'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma. Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.
| | Mehmet Akif Ersoy
|
| |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.03.10 13:09 | |
| Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı, Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir. Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.. Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan; Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.' Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye... Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti! işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
| | Mehmet Akif Ersoy
|
| |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.03.10 13:18 | |
| Oğlum ,Bu Temenni Neye Benzer ,Bana Bak: Oğlum ,bu temenni neye benzer, bana bak: Eşeklerin canı yükten yanar,aman derler, Nedir bu çektiğimizderd,çifte çifte semer! Biriyle uğraşırken gelip çatar öbürü; Gelir ki taş gibi hain, hem eskisinden iri.
Semerci usta geberseydi...değmeyin keyfe! Evet,gebermelidir inkisar edin herife. Zavallı usta göçer bir gün akibet, ancak, Makaami öyle uzun boylu nerede boş kalacak? Çırak mı, kalfa mı, kim varsa yaslanır köşeye; Takım biçer durur artık gelen giden eşeğe. Adam meğer acemiymiş, semerse haylı hüner; Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler. Bütün o beller ,omuzlar çürür çürür oyulur; Sonunda her birinin sırtı yemyeşil et olur. ''Giden semerciyi ,derler, bulurmuyuz şimdi? Ya böyle kalfa değil , basbayağı muallimdi. Nasıl da kadrini vaktıyla bilemedik ,tuhaf iş: Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!'' Nasihatim sana:''herzeyle iştigali bırak! Adamlığın yolu neredeyse, bul da girmeye bak! Adam mısın: ebediyyen cihanda hürsün gez; Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez. Adam değil misin, oğlum, gönüllüsün semere Küfür savurma boyun kestiğin semercilere. | | Mehmet Akif Ersoy
|
| |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 02.03.10 0:24 | |
| HÜSRAN
Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı, İslâmı uyandırmak için haykıracaktım. Gür hisli, gür imanlı beyinler, coşar ancak, Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım? Haykır! Kime, lâkin? Hani sâhipleri yurdun? Ellerdi yatanlar, sağa baktım, sola baktım; Feryâdımı artık boğarak, na'şını, tuttum, Bin parça edip şi'rime gömdüm de bıraktım. Seller gibi vâdîyi enînim saracakken, Hiç çağlamadan, gizli inen yaş gibi aktım. Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz; İnler "Safahât"ımdaki husran bile sessiz!
Mehmet Akif ERSOY | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 02.03.10 0:24 | |
| ZuLmu aLki$Liyamam, ZaLimi asLa sevemem, GeLenin keyfi icin gecmi$e asLa sövemem. Biri ecdadima saLdirdi mi hatta bogarim, Bogamazsam hic oLmazsa yanimdan kovarim. Üc bucuk soysuzun ardindan zagarLik yapamam HeLe hak namina öLsem haksizLiga tapamam. Yumu$ak ba$Li isem kim demi$ uysaL koynum? KesiLir beLki, fakat cekmeye geLmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar taa cigerim Onu dindirmek icin kamci yerim, cifte yerim, Adam aldirma da git, diyemem aldiririm Cignerim, cignenirim, hakki tutar kaLdiririm,,..
Mehmet AKIF | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 02.03.10 0:32 | |
| ...Tum Sehitlerimize... Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Mehmet AKIF (rahmetullahi aleyh) | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 05.03.10 12:18 | |
| Bir Gece On dört asır evvel yine bir böyle geceydi Kumdan ayınon dördü bir öksüz çıkıverdi Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi Nerden görecekler göremezlerdi tabi Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi Bir kere de ma'mure-i dünya ozamanlar Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin Salgındı bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi
Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi Bir nefhada kurtardı insanlığı o masum Bir hamlede kayserleri kisraları serdi Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi Zulmün ki, zeval akılına gelmezdi, geberdi Alemlere rahmetti evet şer-i mübini Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi Dünya neye sahipse onun vergisidir hep Medyun O'na cemiyeti medyun O'na ferdi Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret
Mehmet Akif Ersoy | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 05.03.10 12:20 | |
| Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı, Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir. Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.. Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan; Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.' Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye... Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti! işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
Mehmet Akif Ersoy | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 05.03.10 12:24 | |
| Ahiret Yolu...
sokakta sâde bir 'âmîn! ' sadâsıdır gidiyor: mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor. basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût, başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût; denildi: 'fâtiha! '; âmîni kestiler bu sefer, göğüsler inledi, derken, açık duran eller, hazîn alınları bir kerre okşayıp indi; deminki zemzemeler bir zaman için dindi. duyuldu sonra imâmın nidâ-yı mağmûmu, diyordu: - söyleyin allâh için şu merhûmu, nasıl bilirsiniz ey müslümanlar? - iyi biliriz! -yarın huzûr-i ilâhîde toplanıp hepiniz, bu yolda hüsn-i şehâdet edersiniz ya? - evet! - imâm efendi, helâllık da iste, merhamet et... - helâl edin hadi öyleyse şimdi hakkınızı. - helâl edin hadi bekletmeyin adamcağızı!
cemâatin yüreğinden kopup 'helâl olsun! ' nidâ-yı saffeti, birden cenâze, ah-ı derûn, misâli uğradı evden; fezâda yükseldi içerde başladı bir cûş-i nevhadır şimdi; baş örtüsüyle kadınlargözüktü pencereden: -bıraktın öyle mi, en sonra kardeşim, bizi sen! -yıkıldı dostlar evim, barkım... ah gitti kocam! .. -dayım melek gibi insandı; ben nasıl yanmam! -tamam otuz senedir komşuyuz da bir kerre, kızıp da 'ey! ' demiş insan değildi, hemşîre! -zavallı remziye! boynun büküldü evlâdım... -babam ne oldu? -baban... öldü. -etme ayşe hanım, bu söylenir mi ya? hicrân olur zavallı kıza... ayol, şu öksüzü bir parçacık avutsanıza... açın da cumbayı etrâfa baksın ağlamasın...
göründü cumbada baktım ki tombalak, sanşın, sevimli bir küçücek kız... beiinde ancak var. donuk yanakları üstünde parlayan yaşlar, zavallının eriyen ruh-i bî-günâhı idi. benim o mersiye yâdımda ağlıyor ebedî. sefine pâre ki sırtında mevc-i bî-hissin, yüzer... önünde ademden nişâne bir engin, çeker durur onu sâhil-cüdâ açıklarına; bakar mı bir taşın üstünde durmuş ağlıyana? cenâze dûş-i cemâatte çalkalandıkça, o tahta pâreye benzerdi, düşmüş emvâca. nasıl duyar ki uzaklarda inleyen kadını? nasıl görür ki yetîmin huruş eden yaşını? bu hây ü hûy-i kıyâmet-nümûn içinde söner, samîm-i hilkati sûzân eden enîn-i beşer.
değilmiş öyle geniş nâlenin hudûdu meğer: sokak bitip dönülürken kesildi mâtemler. o tahta pâre-i câmid, o iğbirâr-ı samût, güzer-gehindeki eşbâhı bir mehîb sükût içinde haşr ederek dalgalarla seyrediyor; zemîne bakmıyor artık semâ deyip gidiyor. bu mahmilin neye sık sık değişsin efrâdı? suâli fikre büyük bir hakîkat anlattı: evet bekâ ezecek cism-i zâr-ı fânîyi, vücûd çekmiyecek ömr-i câvidânîyi, bu bâr-ı müdhişin altında titreyip dizler, dayanmıyor üç adımdan ziyâde dûş-i beşer! ağır ağırgidiyorken cenâze kâfilesi, nihâyet oldu musallâ birinci merhalesi. çıkınca üstüne son minberin hatîb-i memât, açıldı dîde-i im'âna perde perde hayât. ******* senin en son serîrindir şu bî pervâ uzanmış taş; ki nermin hâb-gâhından çıkar, bir gün vurursun baş! elinden yok halâs imkânı, mâdâme'l-hayât uğraş... o, mutlak sedd-i râhındır, aşılmaz.. muktedirsen aş! '
musallâ: müncemid bir mevcidir eşk-i yetîmânın; musallâ: ahıdır, berceste, mâtem-zâr-ı dünyânın; musallâ: minber-i teblîğidir dünyâda, ukbânın; musallâ-: ders-i ibrettir durur pîşinde, irfânın.
bu minberden iner nâsûta en müdhiş hakîkatler, bu yerden yükselir lâhûta en hâlis kanâ'atler. civârından geçer zulmette bî pâyan hayâletler: kefen-ber-dûş geçmişler, kalan üryan sefâletler!
babam, kardeşlerim, evlâdım, annem... belki bunlardan muazzez bildiğim kıymetli birçok yâr-ı can el'ân bu taştan atfeder zanneylerim dünyâya son im'ân... benim rûhum bu heykelden duyar hâmûş bin efgân! serîr-i saltanatlar devrilir, alt üst olur dünyâ; müşeyyed bürc ü bârülar düşer bir bir, bu taş hâlâ, zamânın dest-i tahrîbiyle, durmuş, eyler istihzâ; bütün mevcûda hâkim bir adem timsâlidir gûyâ.
namaz kılındı; duâ bitti. kârban, yoluna düzüldü taht-ı memâtın girip birer koluna. yarım sâat henüz olmuştu. yolcular durdu; demek ki; komşusu dünyânın âhiret yurdu. cenâze indi omuzdan yavaş yavaş, sonra, sokuldu servilerin ortasında bir çukura, atıldı üstüne üç beş kürek kemikli çamur kabardı toprağın altında bir an, bir ur! evet, çıban, ki yatan duymuyorsa dehşetini, dönün de arkadakinden sorun fecâ'atini· sükûn içinde uyurken şu bir yığın toprak ilel'ebed o küçük rûh çırpınıp duracak! ...
Mehmet Akif Ersoy | |
| | | nurgül Admin
Mesaj Sayısı : 3494 Nerden : İstanbul Reputation : 3 Kayıt tarihi : 04/11/09
| Konu: Geri: Mehmet Akif Ersoy Şiirleri 01.05.10 7:36 | |
| Hasbihal Bugün yaşım otuz üç; ben demek otuz üç yıl Kapılmışım bu serab-ı hayata; hem de nasıl: Bütün kavafil-i âmâl önümde can berleb, Durur iken yine ben sîne çâk çâk taleb, Uzakta şöyle heyülâda görsem ümmidim Teşahhus etti sanır da hemen seğirtirdim! Hayale peyrev olup döndüğüm bu feyzada Değildi bir demim olsun belâdan âzâde Adım başında felâket; adım başında muhat Ne bir kenâr-ı selâmet; ne bir tarîk-ı necat Sağımda ağzını açmış amîk bir uçurum; Solumda inmede dehşetli bir kasırga hücum! Gidilse leyle-i âtî kadar karanlık çöl! Dönülse devre-i mâzî gibi kapanmış yol! Fakat tereddüde, ârâma var mıdır imkân? Sürüklenir gider elbette dalgaya kapılan. Uğraştım onca muhacimle bir zaman heyhat Sonunda tâb ü tüvânım kesildi bitti sebat Karardı gözlerim artık ne oldu bilmiyorum Açıldı pîş-i hayalimde başka bir uçurum Yuvarlanıp düşecektim o cah-ı muzlime ben Önümde nur-ı ilâhî gibi göründün sen Yarıp o zulmeti sâyende işte kurtuldum Dalâle doğru giderken reşâde doğruldum Göründü dîde-i hakbîne şimdi âlem-i ruh Uyandı leyle-i ruhumda bir sabah-ı fütuh Hayat namına ben gerçi sersericesine Dolaşmışım bu fezâ-yı hayâli bunca sene Fakat bugün o geçmiş demlerin nihâyetidir Hayat varsa benimçün bugün bidâyetidir Felekte ben de acep gün görür müyüm derken Sabah-ı sermede kalb eyledin leyâlimi sen Sen ey nigâhımı bîdâr eden ilâhî nur Kemâl-i feyzin ile olduğun zaman manzur Degişti sanki muhitim, açıldı başka cihan Çekildi ufkumu tazyik eden sehab-ı giran Baharlar uçuyor şimdi asümânımda Teraneler ötüyor tâ samîm-i cânımda Muhabbetin ne kadar mucizata mazharmış Bugün ben anlıyorum başka bir cihan varmış Gülzâr-ı hayalime suret veren musavver ruh Kitab-ı sineme bir bak ne dilfirib vuzuh İçinde gösteriyor âlem sabahatini O safhadan oku gel sen de kendi hikmetini Bu kâinatta görmekteyim bütün seni âh Biraz da gel edeyim sende kâinâta nigâh Ümidi, ye’si,maişet bela-yı hâilini Bu kârzâr cihânın bütün gavailini Hülasa her ne kadar kayd varsa cümlesini Hayalden silerek yazdım işte sade seni Bugün düşünm(üy)orum hiç kendi âtimi Düşünmek istemiş olsam da nerde kabil mi? Senin fezaları lebriz eden hayalinle Sığar mı başka endişe tenknâ-yı dile? Seninle başladı mâdâm bende feyz-i hayat Hüda bilir edemem bir de masivâ isbat Mehmet Akif Ersoy | |
| | | | Mehmet Akif Ersoy Şiirleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|