RavzaGul.com
RavzaGul.com
RavzaGul.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RavzaGul.com


 
KapıAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Nienna
Admin
Admin
Nienna


Mesaj Sayısı : 523
Nerden : Konya
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 24/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 16:42

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?

Var edilmek bir sürprizdir, kocaman bir sürpriz! Yokluğun koynunda yokluğundan bile habersiz silinip gitmek üzereyken, hatta silinmeye bile gerek duymayan siliklik içindeyken, var edildin. Sen yoktun ve varlığın yokluğuna tercih edildi. Can verildi tenine, nefes verildi cesedine. Bir insan yüzüyle süzüldün âlemin eşiğinden içeriye. Hayat sahibi kılındın; hayat sofrasına buyur edildin. İnsan olman irade edildi. Sadece insanların çağrıldığı, insan olmayanın çağrılsa bile tadına varamayacağı eşsiz bir ziyafete buyur edildin.
Sürpriz! Varsın, hayattasın ve insansın.
Varlığın isimsiz bir taş kadar kalabilirdi.Üzerine basılıp geçilebilirdi meselâ. Kalbin olmazdı, kalbinin olmayışına ağlayacak bir kalbin bile olmazdı. Hiç yoktan hayat verildi tenine. Hayatın bir dağın adı konmamış bir yamacında yalnız yaşayan bir ağacınki kadar olabilirdi. Hiç ummadığın halde insanlık üflendi çamuruna. İnsan oldun diyelim; bir olan Rabbe “kul” olmanın sonsuz güveninden, her şeyin sahibine muhatap kılınmanın eşsiz ayrıcalığından yoksun olabilirdin. Tıpkı yanıp yakılmış bir ağacın kömürleşmiş dallarını ve köklerini bir arada tutmakla teselli devşirmeye çalışması gibi, kaybettiklerini kaybettiğinin farkında olmayan, yitirdiklerinin eksikliğini çekmeyen acı bir inançsızlığın ortasında kıvranıyor olabilirdin.

Hiç ummadığın hediyeler almak gibidir var olmak. Hiç hak etmediğin sofralara buyur edilmeye benzer yaşamak. Hiç beklemediğin bir tacı giyinmek gibidir hayatta olmak.

Bunu bilmişken, sonsuz minnettar olman gerekmez mi? Bunu bilmişken, iltifatlara boğulmuş bir adam gibi hep mahçup bir yüzle yürüyor olman gerekmez mi? Bunu farketmişken minnetini ifade etmek için telaşla koştuman beklenmez mi? Yoksa, verilenlerin hakkın olduğunu düşünüp daha fazlası niye yok diye sızlanan geçimsiz bir nankör olmaya mı adaysın? Yoksa, sana yapılan iltifatları az bulup “daha, daha, daha..” diye bağıran, asık suratlı, bir türlü memnun edilemeyen, hiçbir şeyi beğenmeyen açgözlü biri olmaya mı heveslisin?

Mümin olmak, varlık dairesine mahçubiyetle girmek demektir. Besmele, o mahçubiyetin ifadesidir; “Senin izninle buradayım ey Rahman, ey Rahîm. Burası benim hiç hak etmediğim bir yer; izin ver de içeri gireyim.” Mümin olmak, varlığa ve varlığına minnettar olmaklığındır. Besmeleden sonra “Hamd olsun Rabbine âlemlerin.” deyişimiz ondandır. Hiç yokken var edilenin hiç yoktan Var Eden’e ilk sözü “teşekkür” olmalı değil mi? “Ey Rabbim, beni hiç hesaplarımda yokken var eyledin, hiç ummadığım halde bana hayatı tattırdın, bu yetmiyormuş ki bir de bana insanlık lûtfettin. Sana borcumu nasıl ödeyebilirim?”

“Âlemlerin Efendisi” işte bu yüzden hamd telaşındadır, şükür sevdasındadır. Senin unuttuğun o sonsuz minnettarlığı her an yüreğinde yaşatır. Senin görmediğin o umulmadık iltifatlar karşısında sonsuz mahçubiyet duyar. O yüzden adı Muhammed’dir; en çok O hamd eder, en çok O şükreder, en çok O minnettardır. O yüzden en çok O övülür; varlığın güzelliğini sonsuz bir incelikle takdir eder, hayatın ayinesinde yansıyanlara en çok O hayran olur. O yüzden adı Ahmed’dir; âlemin güzelliğine eşsiz bir hayranlıkla karşılık verir. Bülbülün aşkıyla gülün güzelliğine sesten yapraklar eklemesi gibi, O da varedilenlerin güzelliğine hayranlığını ifade ederek âleme insanca hayranlık yankıları ekler. Güzellik muhatabını O’nun gözlerinde bulur; varlık O’nun hayranlığıyla dengini bulur.
Sanattan anlayana sanatın incelikleri gösterilmek istenir. Güzelliği hakkıyla takdir edenin önünde yeni güzellik pencereleri açılır. Yemeğin tadını anlayan yeni sofralara buyur edilir.
İşte bunun için O da, sonsuz teşekkürüne karşılık yine sonsuz teşekkürler gerektiren yeni sofralara buyur edilir. “Makâm-ı Mahmud” işte o sofraların adıdır, o pencerelerin önüdür, o tanıklıkların ünvanıdır. O’nun ellerine, gözlerine, gönlüne gelen lütuflar, feyizler, nimetler bize o sofradan akar, o ziyafetten taşar. O’nun minnettarlığına katılan her salâvatla, o eşsiz sofranın bir kenarına ilişirsin; o doyumsuz ziyafetten pay alırsın. Dudağına değen her salâvat, dudağına o sofranın kevser kadehini yanaştırır.

Not: Kanaatimce, Peygamberi[asm] gül remziyle anmak, bu sır yüzünden de anlamlıdır. Gülün sevindirmesinin sebebi, yanaklarından var ediliş sürprizini taşırmasıdır. Yapraklarının inceliği ve titrekliği, kokusunun ve renginin her dem tazeliği ve yeniliği, her an var edilme heyecanının izdüşümüdür. Bu yüzden olsa gerek, gördüğümüz her gül yenidir, ilk defa var edilmiş gibi sürprizdir, ilk defa gül görüyormuşuz gibi şaşırtır ve sevindirir bizi. Var edilişine şaşıranların/şaşırması gerekenlerin ne kadar çok salavat borçlu olduğunu hatırlatır. Salâvatlar bu yüzden parantez içlerinden çıkmalıdır; hayatın ortasında güller gibi diri durmalıdır.


Senai Demirci
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
şehitadayı
Admin
Admin
şehitadayı


Mesaj Sayısı : 253
Yaş : 42
Nerden : istanbul
Reputation : 5
Kayıt tarihi : 21/12/09

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:03

"insan!.. üzerinden öyle zamanlar geçtiki o, o zamanlar içerisinde adı anılmaya değer bir şey değildi."(insan 1-2)
bize şekil veren güzellik veren hayat veren Latif'e nasıl bir teşekkür etmeli ki bu lutfun karşılığı olabilsin. acaba kulluğumuz ona bir teşekkürmüdür?..
insan!! olmanın verdiği gururun güzelliğin karşılığı olarak, insan olmanın yükünü kaldırabilmek midir acaba teşekkür.. ya da insan olmanın en güzel örneği olan muhammed mustafa(s.av) gibi olmakmıdır teşekkür?..
'hiç yokdan var edilenin hiç yokdan var edene ilk sözü teşekkür değilmidir'?
ilk sözümüz; ilk kulluğumuz ilk secdemiz olsa gerek. muhammedin adını duyup salavat çekmekmidir sadece ümmet olmak? yoksa onun gibi bakmak onun gibi söylemek onun gibi dinlemek ve onun gibi konuşmak hepsi bir onun gibi yaşamak mıdır ümmet olmak. her ne olursa olsun sonuçta insanız her daim.
ya rahmanın penceresinden bakacaz hayata şereflenicez. yada nefsin penceresinden bakacaz sefillenicez.. bize hayatı veren ve insan kılan mevlaya şanının büyüklüğünce hamd olsun. rasulüne efendimize şanının büyüklüğünce salat ve selam olsun...
İYİ DOĞDUN RASUL DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
zehra
Forum Yetkilisi
Forum Yetkilisi
zehra


Mesaj Sayısı : 847
Nerden : izmir
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 21/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:09

Mümin olmak, varlık dairesine mahçubiyetle girmek demektir. Besmele, o mahçubiyetin ifadesidir; “Senin izninle buradayım ey Rahman, ey Rahîm. Burası benim hiç hak etmediğim bir yer; izin ver de içeri gireyim.” Mümin olmak, varlığa ve varlığına minnettar olmaklığındır. Besmeleden sonra “Hamd olsun Rabbine âlemlerin.” deyişimiz ondandır. Hiç yokken var edilenin hiç yoktan Var Eden’e ilk sözü “teşekkür” olmalı değil mi? “Ey Rabbim, beni hiç hesaplarımda yokken var eyledin, hiç ummadığım halde bana hayatı tattırdın, bu yetmiyormuş ki bir de bana insanlık lûtfettin. Sana borcumu nasıl ödeyebilirim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AKEVLER[HACER]
Admin
Admin
AKEVLER[HACER]


Mesaj Sayısı : 2365
Yaş : 66
Nerden : izmir
Reputation : 20
Kayıt tarihi : 09/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:10

emeginize saglık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
zehra
Forum Yetkilisi
Forum Yetkilisi
zehra


Mesaj Sayısı : 847
Nerden : izmir
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 21/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:22

EMEKLERİNİZE SAĞLIK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
zehra
Forum Yetkilisi
Forum Yetkilisi
zehra


Mesaj Sayısı : 847
Nerden : izmir
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 21/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:26

Âlemlerin Efendisi” işte bu yüzden hamd telaşındadır, şükür sevdasındadır. Senin unuttuğun o sonsuz minnettarlığı her an yüreğinde yaşatır. Senin görmediğin o umulmadık iltifatlar karşısında sonsuz mahçubiyet duyar. O yüzden adı Muhammed’dir; en çok O hamd eder, en çok O şükreder, en çok O minnettardır. O yüzden en çok O övülür; varlığın güzelliğini sonsuz bir incelikle takdir eder, hayatın ayinesinde yansıyanlara en çok O hayran olur. O yüzden adı Ahmed’dir; âlemin güzelliğine eşsiz bir hayranlıkla karşılık verir. Bülbülün aşkıyla gülün güzelliğine sesten yapraklar eklemesi gibi, O da varedilenlerin güzelliğine hayranlığını ifade ederek âleme insanca hayranlık yankıları ekler. Güzellik muhatabını O’nun gözlerinde bulur; varlık O’nun hayranlığıyla dengini bulur.
Sanattan anlayana sanatın incelikleri gösterilmek istenir. Güzelliği hakkıyla takdir edenin önünde yeni güzellik pencereleri açılır. Yemeğin tadını anlayan yeni sofralara buyur edilir.
İşte bunun için O da, sonsuz teşekkürüne karşılık yine sonsuz teşekkürler gerektiren yeni sofralara buyur edilir. “Makâm-ı Mahmud” işte o sofraların adıdır, o pencerelerin önüdür, o tanıklıkların ünvanıdır. O’nun ellerine, gözlerine, gönlüne gelen lütuflar, feyizler, nimetler bize o sofradan akar, o ziyafetten taşar. O’nun minnettarlığına katılan her salâvatla, o eşsiz sofranın bir kenarına ilişirsin; o doyumsuz ziyafetten pay alırsın. Dudağına değen her salâvat, dudağına o sofranın kevser kadehini yanaştırır EMEĞİNE SAĞLIK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
zehra
Forum Yetkilisi
Forum Yetkilisi
zehra


Mesaj Sayısı : 847
Nerden : izmir
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 21/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:47

Mümin olmak, varlık dairesine mahçubiyetle girmek demektir. Besmele, o mahçubiyetin ifadesidir; “Senin izninle buradayım ey Rahman, ey Rahîm. Burası benim hiç hak etmediğim bir yer; izin ver de içeri gireyim.” Mümin olmak, varlığa ve varlığına minnettar olmaklığındır. Besmeleden sonra “Hamd olsun Rabbine âlemlerin.” deyişimiz ondandır. Hiç yokken var edilenin hiç yoktan Var Eden’e ilk sözü “teşekkür” olmalı değil mi? “Ey Rabbim, beni hiç hesaplarımda yokken var eyledin, hiç ummadığım halde bana hayatı tattırdın, bu yetmiyormuş ki bir de bana insanlık lûtfettin. Sana borcumu nasıl ödeyebilirim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
zehra
Forum Yetkilisi
Forum Yetkilisi
zehra


Mesaj Sayısı : 847
Nerden : izmir
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 21/02/10

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Empty
MesajKonu: Geri: Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?   Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı? Icon_minitime25.02.10 17:55

Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?

Var edilmek bir sürprizdir, kocaman bir sürpriz! Yokluğun koynunda yokluğundan bile habersiz silinip gitmek üzereyken, hatta silinmeye bile gerek duymayan siliklik içindeyken, var edildin. Sen yoktun ve varlığın yokluğuna tercih edildi. Can verildi tenine, nefes verildi cesedine. Bir insan yüzüyle süzüldün âlemin eşiğinden içeriye. Hayat sahibi kılındın; hayat sofrasına buyur edildin. İnsan olman irade edildi. Sadece insanların çağrıldığı, insan olmayanın çağrılsa bile tadına varamayacağı eşsiz bir ziyafete buyur edildin.
Sürpriz! Varsın, hayattasın ve insansın.
Varlığın isimsiz bir taş kadar kalabilirdi.Üzerine basılıp geçilebilirdi meselâ. Kalbin olmazdı, kalbinin olmayışına ağlayacak bir kalbin bile olmazdı. Hiç yoktan hayat verildi tenine. Hayatın bir dağın adı konmamış bir yamacında yalnız yaşayan bir ağacınki kadar olabilirdi. Hiç ummadığın halde insanlık üflendi çamuruna. İnsan oldun diyelim; bir olan Rabbe “kul” olmanın sonsuz güveninden, her şeyin sahibine muhatap kılınmanın eşsiz ayrıcalığından yoksun olabilirdin. Tıpkı yanıp yakılmış bir ağacın kömürleşmiş dallarını ve köklerini bir arada tutmakla teselli devşirmeye çalışması gibi, kaybettiklerini kaybettiğinin farkında olmayan, yitirdiklerinin eksikliğini çekmeyen acı bir inançsızlığın ortasında kıvranıyor olabilirdin.

Hiç ummadığın hediyeler almak gibidir var olmak. Hiç hak etmediğin sofralara buyur edilmeye benzer yaşamak. Hiç beklemediğin bir tacı giyinmek gibidir hayatta olmak


EMEĞİNE SAĞLIK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Senin salâvatın da parantez içinde mi kaldı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» DUALAR İÇİNDE EN HAYIRLI DUA...!!!
» Kahve tanelerinin içinde adamı bul....
» Eller mi kaldı
» .SENİN AFFINA SARILIYORUM...............................................................
» “Senin Rabbin dilediğini yaratır ve seçer! Onlar için seçim (hakkı) yoktur...” (Kasas: 68)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RavzaGul.com :: EDEBİYAT :: Edebiyat Yazıları-
Buraya geçin: