Güz geldi, yapraklar, otlar sarardı,
Yeni tomurcuklu güller mi kaldı?
Ağaçlar kurudu, hava karardı,
El atıp tutacak dallar mı kaldı?
Kervan yok, yine de itler ürüdü,
Caniler her yerde alıp yürüdü,
Gözlerini kinden kanlar bürüdü,
Hasbihâl edecek diller mi kaldı?
Sam yeli yakıyor, hep gülistanı,
Bülbüller okuyor dertli destanı,
Bozuldu dünyanın bağı bostanı,
Rahatça gidilen yollar mı kaldı?
Fâsık, facir arttı, salih azaldı,
Küfürden, zulümden herkes bunaldı,
Sebzede, meyvede hormon çoğaldı,
Şekersiz hakiki ballar mı kaldı?
Zamane gencinde gaflet derinde,
Duramaz hiçbiri yerli yerinde,
Hayâ yoktur belki binde birinde,
Rezaleti bilen kullar mı kaldı?
Yiğitler, cömertler, çıktı aradan,
Hepsi de göç edip gitti sıradan,
Gazap etti âlemleri yaradan,
Anarşi girmemiş iller mi kaldı?
Görünmez yüzlerde hidayet nuru,
Kabarmış kalblerde benlik gururu,
Hoca nasıl bulur kaçan huzuru,
İhlasla açılan eller mi kaldı?
Alıntı