RavzaGul.com
RavzaGul.com
RavzaGul.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RavzaGul.com


 
KapıAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İstanbulda yatan evliyalar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:47

Hasan Zarifî Efendi Hazretleri


Büyük velilerden olup, 1477 yılında Rumeli'de, Siroz şehrinde doğdu.
Hasan Zarifi Efendi Hazretleri, tahsilini İstanbul'da tamamladı. Osmanlı alimlerinin en büyüklerinden olan Kemalpaşazâde'nin talebesi olmakla şereflendi.
Sonra tasavvuf yoluna girmek istedi. Halvetiyye büyüklerinden Zeynüddin-i Hafi Hazretleri'nin yolunu devam ettiren Pir İbrahim Gülşenî Hazretleri'nin sohbetlerinden yararlandı.
1576 yılında İstanbul'da Boğazkesen Hisan'nda (Anadolu Hisarı) vefat etti.


Hasan Efendi (Ümmü Sinanzâde) Hazretleri

Halvetiyye tarikatı erenlerinden fazilet sahibi bir zat olup, İstanbııllu'dur. Vaaz ve irşadla hayatını geçirmiştir. "Gitti ehl-i sülûkun üstadı" mısraının delalet ettiği (1088) 1677 yılında İstanbul'da vefat etmiştir. Şehremini yakınında bulunan Ümmü Sinan Dergahı'nda defnedilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:48

Hakim Çelebi Hazretleri

Asıl adı Mehmed bin Seydî Ahmed'dir. İznik'te doğdu. Çivizâde adıyla bilinen büyük alimden ilim tahsil etti. Emir Ahmed Buharî Hazretleri'nin dergahında Mahmud ve Lamiî Çelebiler'in derslerinde bulunup, tasavvuf yolunda ilerlemeler kaydetti. Ayrıca Hakîm İsa Çelebi Hazretleri'nden Tıp ilmini öğrendi. Hakim Çelebi adıyla meşhur oldu. Bu sahada da insanlara faydalı olmak için gayret gösterdi. Daha sonra Bursa'ya yerleşip kendi adını taşıyan tekkede halka ve talebelerine İslamiyet'in emir ve yasaklarını anlattı. 1566 yılında İstanbul'da vefat etti. Kabri, Ebü'l Vefa Türbesi'nin girişinde sağ taraftadır.


Hamdullah Ensarî Hazretleri

Bu zat, Ebu Şeybetül Hudrî (r.a.) Hazretleri ile birlikte aynı türbe çatısı altında bulunmaktadır. Ayvansaray, Toklu Dede Bahçesinde ve Toklu İbrahim Dede'ye ait mezarın yakınında bulunmaktadır. Eyyüb Sultan Hazretleri ile birlikte İstanbul'a kadar gelmiş ve burada sırlanmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:48

Gül Baba Hazretleri


Rivayete göre bir gün Sultan II. Bayezid sad­razamı ile ava çıkmış. O zamanlar, Beyoğlu koruluklarında bir süre avlanmışlar. Akşama doğru sağnak halinde bir yağmur başlamış. Sığınacak bir yer ararken, bir gül kokusu duymaya başlamışlar. Atlarını kokunun geldiği tarafa doğru sürdüklerinde, bir gül bahçesi ortasında, küçük bir kulübe görmüşler. Kulübeye yaklaştıklarında, kapısı aralanmış ve nur yüzlü bir ihtiyar görünmüş, padişahı ve sadrazamı içeriye davet etmiş. Oturmuşlar ve bir süre sohbetten sonra, Padişah sormuş: "Burada tek başına ne yapıyorsun?" İhtiyar cevap vermiş: "Güllerle uğraşıyorum. Tek dostum güllerdir. Bunun için de, bana Gül Baba derler."
Padişah: "Merak ettim. Güllerin hepsi iki renkli. Sebebini anlayamadım?" Gül Baba mütevazi bir şekilde cevap vermiş: "Sadece Sarı ve kırmızı renkleri severim de onun için Sultanım." O gece kurulan dostluk devam etmiş. Padişah, canı sıkıldıkça Gül Baba Hazretleri'ni ziyarete başlamış. Bu ziyaretlerden birinde, Gül Baba Hazretleri, Sultan Bayezid-i Veli'ye iki gonca gül vermiş ve: "Padişahım! Kendimi iyi hissetmiyorum. Bu güller, fakir gönlümün hediyesi olsun. Lütfen kabul buyurun efendim" demiş. Padişah gülleri almış ve çok da duygulanmış: "Böyle deme Gül Baba! Allah sana uzun ömürler versin. Ama birgün Yüce Rabbimizin emri geldiğinde ardından nasıl bir eser bırakılsın istersin?" diye sormuş. Gül Baba Hazretleri, oturduğu yerden hafifçe doğrulmuş, ileride görünen tepeyi işaret ederek: "Ruhumu şad etmek istersen, karşıdaki tepeye bir mektep yaptır Sultanım. Bu mektebin arması da Sarı kırmızı olsun" demiş. Bunun üzerine Sultan II. Bayezid, o yıl Galatasaray Sultanisi'ni yaptırmış, Gül Baba'ya da görev verilmiş, Padişah ile Gül Baba'nın o günden sonra bir daha görüşmeleri nasip olmamış. Gül Baba vefat edince, gül bahçesinin ortasında açılan kabrine defnolunmuş
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:49

Esrar Dede

18. yüzyıl divan şairlerinden ve Mevlevi şeyhlerindendir. 1748 yılında İstanbul Sütlüce'de doğdu. Esrar Dede ve mürşidi Şeyh Galib'in Osmanlı Sultanı III. Selim Han'a tam bir muhabbet ve bağlılıkları vardı. Bu durum, sultanın aleyhinde olanların onlar hakkında ileri geri konuşmalarına sebep oluyordu. Bunlara karşı Esrar Dede bir gazelinde: Ne Süleyman, ne Selim 'in kuluyuz, Hazreti Rabb-i Rahim 'in kuluyuz, Hüsrev-i âleme yok minnetimiz, Öyle bir şâh-ı kerîmin kuluyuz. diyerek çok güzel cevap vermiştir. Esrar Dede Hazretleri, Miraç gecesine tesadüf eden bir gecede, 1796 yılında Galata Mevlevîhanesinde vefat etti. Bu sırada henüz 49 yaşında bulunuyordu
.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:49

Eba Eyyub El-Ensarî

Asıl adı Halid bin Zeyd olup, Allah Rasulü'nün (s.a.v.) sancaktan, ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Ebu Eyyüb Halid'in (r.a.) sahabeler arasında en meşhur olan yönü hiç şüphesiz, onun Allah Rasulü'ne (s.a.v.) olan ev sahipliğidir. Allah Rasulü Medine'ye gelince herkes onu misafir etmek istemiş, fakat o, "Devemi kendi haline bırakınız. O beni nereye götürürse, ben o evin misafiriyim" diyerek yapılan bütün teklifleri geri çevirmiş idi. Kusva adındaki devesi, Medine sokaklarında dönüp dolaştı ve sonunda Halid bin Zeyd'in evine yakın bir yere çöktü. Böylece Allah Rasulü (s.a.v.), Halid bin Zeyd'in (r.a.) misafiri oldu. Bu misafirlik tam yedi ay sürdü. Ebu Eyyüb el-Ensarî (r.a.), Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen hafızlardan biri idi. İki yüz civarında hadis rivayet eden Ebu Eyyüb, cihad ve mücadele fikrinin devamlı savunucusu idi. İstanbul'un fethedileceğini müjdeleyen hadisin müjdesine nail olmak için yapılan seferlerden 668 yılında yapılan sefere katılmış ve kuşatma sırasında hastalanarak vefat etmiştir. İstanbul. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında fethedilince, Akşemseddin'nin (k.s.) keşfiyle mezarı bulunmuş ve bugünkü Eyüp semtine de adı verilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:50

Çifte Sultanlar

İmam-ı Ali'nin (k.v.) torunları, İmam Hüseyin Efendimiz'in (r.a.) Fatıma ve Sakine adlarındaki kızlarına verilen ünvandır. Kabirleri, Kocamustafapaşa Camii karşsında, Sümbül Efendi merhumun türbesi önünde, açıkta bulunmaktadır.


Cemal Halife Hazretleri

15. ve 16. yüzyıllarda Anadolu'da yetişen alim velilerdendir. Büyük alim ve büyük veli Cemaleddin Aksarayî Hazretleri'nin neslindendir. Aksaray'da doğmuş olup, doğum tarihi bilinmemektedir. 1526 yılında İstanbul'da vefat etti. Kabri İstanbul'da, Çapa civarında, Molla Gürani Camii'nin karşısındaki Korkulu Tekkesi yanındadır.


Bîvücudî Muhammed Talip Üsküdarî

Celvetî tarikatı büyüklerinden alim bir zat olup, Divitçi Şeyh Mustafa Efendi'nin oğludur. 1677 yılında vefat etmiş ve Şeyh Camii'nin avlusunda, babasının yanına defnedilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:50

Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri


Babasının adı Fazlullah b. Mahmud'dur. Cüneyd-i Bağdadî ve Peygamber Efendimiz'in soyundan olup Seyyid'dir.
Hicrî 1543 yılında Koçhisar'da (Şereflikoçhisar) doğmuştur.
1576 yılında hocası Nâsırzâde'nin vefatından sonra gördüğü rüyalar ve aldığı manevî işaretler üzerine "'gam ve bela mesleği" müderrislik ve naiplikten istifa ederek, Bursa'da bulunduğu sürece vaazlarına devam ettiği ve kendisine hayran olduğu Üftade Hazretleri'ne intisap etti.

Şeyhi ondan, mal ve mülkten, makam ve mansıptan tamamen uzaklaşıp nefsini ayaklar altına almasını istedi. O da bütün servetini dağıttı, o gün için çok cazip olan makamları terketti. Şeyhinin isteği üzerine bir sırıkla sırtına ciğer yüklenerek bir zamanlar kadılık yaptığı Bursa sokaklarında ciğer sattı, dergahın tuvaletlerini temizledi. Bir defasında Sultan Ahmed, Hüdâyî Haz­retleri'ne hediye göndermiş, fakat o, bu hediyeyi kabul etmemiştir. Padişah aynı hediyeyi, Şeyh Abdülmecid Sivasî Hazretleri'ne göndermiş, Hüdâyî Hazretleri'nin o hediyeyi kabul etmediğini söyleyin­ce Sivasî Hazretleri: "Padişahım! O Anka kuşudur, leşe tenezzül etmez" demiştir. Daha sonra Hüdâyî Hazretleri ile karşılaştıkları bir sırada. Padişah, Sivasî Hazretleri'nin bu sözünü ona nakletmiş, ondan da şu cevabı almıştır:
"Hünkarım! Şeyh Abdülmecid bir deryadır. Deryaya bir damla pislik düşmekle pislenmez."
Hüdâyî Hazretleri, üç defa hacca gitmiştir.
1623 yılında vefat etmiş, zaviyesinde kendi yaptırdığı türbesine defnedilmiştir. Hazret, orta boylu, seyrek sakallı ve tatlı dilli bir zattı. Hüdâyî Hazretleri'nden, kışın karlı havada şeyhine bağdan üzüm getirmek, şeyhinin abdest suyunu kalbinin üzerinde zikrederek ısıtmak, hiçbir kayıkçının denize çıkamadığı fırtınalı bir hayada Sultanahmet'e vaaz için gitmek üzere kayığa bindi­ğinde denizin sakinleşmesi, padişahı yemek üzere olduğu zehirli bir av eti konusunda uyarması, bazı maddeleri altına çevirmesi, bir müridini kolundan tutup bir anda Kabe'ye göndermesi gibi birçok kerametler nakledilir.
Sultan Ahmet bir gün kendisi­ne: "Abdülkâdir Geylanî bağlılarına kıyamet günü şefaat edeceğini söylemiş. Bu rivayet doğru mu?" demiş. Doğru olduğunu söyleyince: "Sizin bir va'diniz ve müjdeniz yok mu?" di­ye sormuştur. Bunun üzerine Hüdâyî Hazretleri ellerini açarak şöyle dua etmiştir: "Kıyamete kadar tarikatımıza intisap edenler, ömründe bir defa türbemizin önünden geçtiğinde bize Fatiha okuyanlar denizde boğulmasınlar, ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler, imanlarını kurtarmadıkça gitmesinler, öleceklerini bilsinler ve haber versinler." Onun bu duasının kabul olunduğunun tecrübelerle sabit olduğu belirtilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:51


Ankaravî İsmail Rüsûhî Efendi



Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir. Ba­basının adı, Ahmed'dir. Zahir ilimlerini Ankara'da tahsil etti. Tasav­vuf ilimlerini tahsil için Bayramiyye tarikatına girip feyiz aldı. Kısa sürede mertebeler aşarak başkalarına öğüt verecek duruma geldi. Daha sonra Halvetiliğe yöneldi, o yoldan icazet alacağı sırada gözlerinden rahatsız oldu. Gözlerine bir çare bulmak üzere Konya'ya doğru yola çıktı. Kimseye yük olmamak için yollarda ticaretle de meşgul oldu. Konya'ya vardığında, Mevlana Hazretleri'nin torunlarından ve o zamanki mevlevî şeyhi Çelebi Bostan Efendi'yi ziyaret etti. İlk karşılaştıklarında, rahatsızlığı ile ilgili olarak, Mesnevî'den şiirler okuduktan sonra: "Gözünün iyi olması, Mevlana Celaleddin-i Rûmî'nin Mesnevisini şerhetmenizin hediyesi olacaktır. O halde sizin Mesnevî'yi şerhetmeniz lazımdır. Bu suretle gamınız gidecek, gözünüzde iyileşme olacaktır" diye müjdeledi. İsmail Ankaravî, bu müjdeye sevinerek Çele­bi Bostan Hazretleri'ne intisap etti ve talebeleri arasında yer aldı. Bu arada gözlerinin ağrısı hafifledi. Kısa zamanda Çelebi Bostan Hazretleri'nin sevgi ve teveccühlerine kavuştu. Bir süre sonra Pir Mevlana Celaleddin-i Rûmî Hazretleri'nin manevî bir işareti üzerine, Çelebi Bostan Hazretleri tarafın­dan Galata Mevlevi dergahına şeyh tayin edildi. Burada hem insanlara nasihatte bulundu, hem de Mesnevi Şerifin şerhi çalışmalarına başladı. Şerh çalışmalarına başlar başlamaz gözünde biraz daha iyileşme ve rahatlama oldu. Şerh tamamlandığında gözünde hiç eksiklik kalmayıp tam olarak sağlığına kavuştu. Pırıl pırıl ilk sağlıklı hali gibi görmeye başladı. İsmail Ankaravî Hazretleri, ömrü boyunca iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktan geri durmadı. Bu husustaki öğütleri şöyle oldu: Hazreti Ali şöyle buyurdu:
"Doğru bildiğini söylemek, susmaktan daha hayırlıdır. Günahkâr insanlara günah ve haramların kötülüğünü anlatmamak, iyilik değildir."
Kötü bir iş yapanı o işten sakındırmak, ibadetlerin en faziletlisidir. Bir kimse bilmeyen birine yol gösterse, yol gösteren kişi de, hidayete kavuşan kimsenin sevabı ve fazileti kadar sevap kazanır. Vefatı yaklaştığında, Ankaravî Hazretleri şöyle dedi: "Yazdığımız eserlerle yaptığımız hiz­metler, bu yolda kalpleri zayıf olanların inançlarını güçlendirmiş ve muhaliflere karşı bir müdafaa olmuştur. İşimiz tamamlandı." Bu sözleri ile vefatının yaklaştığını işaret ediyordu. 1630 yılında İstanbul'da vefat etti. Vasiyeti üzerine Galata Mevlevihanesi bahçesine defnedildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:51

Alaeddin Arabî Hazretleri



ALAEDDİN ARABÎ EFENDİ HAZRETLERİ Osmanlı Devleti şeyhülislamlarından, fıkıh, tefsir ve hadis alimi, büyük bir veli idi. Adı Ali, lakabı Alaeddin'dir. Alaeddin Arabî Hazretleri, Fatih Sultan Mehmed'in son yıllarında 80 akçe maaş ile Sahn-ı Seman Medresesi'ne müderris tayin edildi. 1495 yılında Sultan II. Bayezıd Han kendisini şeyhülis­lamlık makamına getirdi. Bir yıl kadar bu görevde kaldıktan sonra 1496 yılında vefat etti. Eyüp'te, İdris Köşkü üzerinde defnedildi. Oğullarından birisi anlatıyor:
"Alaeddin Arabî Hazretleri'nin bir torunu hastalanıp yatağa düşmüştü. Bu sırada Şeyh Hazretleri çilehanede dünya nimetlerinden kesilmiş bir halde yalnız Rabbini düşünüyordu. Hastanın babası çilehane kapısını çalıp, çocuğun ölüme yaklaştığını haber verdi ve hastanın yanına gelmesi için pek çok yalvardı. Sonunda onu çilehaneden çıkarıp ölüm döşeğinin yanına getirebildi. Alaeddin Arabî Hazretleri, ateşin tesiriyle rengi tamamen değişmiş olan hastanın yastığının dibinde bir süre oturup" murakabeye vardı. Sonra da şifa ayetlerini okuyup şifa diledi. Duası kabul oldu ve hasta o anda ayağa kalktı. Alaeddin Arabî Efendi çocuğun eline yapışıp, evden dışarı çıkardı. Çocuk hiç hastalanmamış gibi yürüyüp dedesinin vefatın­dan sona da uzun süre yaşadı."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:52

Abdurrahman-ı Harputî Hazretleri


Anadolu erenlerinden olan Abdurrahman Harpûtî Hazretleri, Sivrice ilçesinin Çöke köyünde 1756 yılında dünyaya geldi. Küçük yaşlarında Elazığ medresesin­de tahsile başladı. Sonra tahsil hayatına Diyarba­kır'da devam etti.
Abdurrahman Harpûtî'nin tahsil hayatı parlak gitmiyordu. Başarısızlıklarından dolayı arkadaşları onunla alay etmeye başladılar. Bunu gören hocası daha fazla rencide olmaması için kendisini çağırdı ve: "Şimdiye kadar okudukların ve öğrendiğin bilgiler senin için yeterlidir. Köylerde çok rahat imamlık yapabilirsin. Var git oralarda kısmetini ara" dedi. O da bunun üzerine medrese tahsilini bırakarak şehirden ayrıldı. Yolculuk sırasında bir hanın önün­den akmakta olan bir çayın kenarında oturup düşü­nürken, çayın içerisindeki taşların, suyun şiddetli akıntısından yusyuvarlak olduklarını ve pırıl pırıl parladıklarını gören genç Abdurrahman Harpûtî Hazretleri, üzüntülü ve kırık bir kalple:
"Allahım! Beni sen yarattın. Bu dersleri anlavamamam da senin kudretin iledir. Senin emrinde akan sular, şu taşları nasıl yusyuvarlak yapıyor ve parlatıyorsa, sen de benim zihnime kuvvet ihsan eyle de rızana kavuşturacak ilim deryasından biraz nasip alayım."
Abdurrahman kalkıp Diyarbakır'a geldi ve ayrıldığı medreseye tekrar döndü. Hocası ve talebeler ondaki fevkaladeliği görmekte gecikmediler. Kısa zamanda istenilen bilgileri elde eden Abdurrahman, medreseyi o dönem birincilikle bitirdi ve hocası onu İstanbul'a gönderdi. Namaz için Ayasofya Camii'ne gittiğinde cami duvarında asılı bir levhada bir ibare gördü. İbarede: "Bu levhadaki ibareyi kim doğru olarak hallederse, ödüllendirilecektir" yazıyordu. Hemen bir kağıt parçasına, ibareyi bütün kaideleri ile çözen Abdurrahman Harpûtî, kağıdın altına: "Daha başka manaların da mevcut olduğu i-bareden anlaşılmakta ise de, kağıdım olmadığı için bu kadarı ile iktifa olunmuştur" diye bir şerh koya­rak adını ve adresini kağıdın altına yazdı ve cevap kutusuna bıraktı.
Ertesi günü cevaplar çıkarılıp tahlil ve tetkik edildiğinde Abdurrahman Harpûtî'nin verdiği cevap fevkalade bulundu. Durum devrin padişahı Sultan İkinci Mahmud'a arzedildi. İrade üzere ikramda bulunulup hilat giydirildikten sonra Padişah'ın huzuruna çıkarıldı. Padişah: "Siz benim hocamsınız" diverek yanına oturttu ve büyük iltifatta bulundu. Abdurrahman Harpûtî Hazretleri, 1851 yılında Üsküdar'daki evinde vefat etti. Karacaahmet Mezarlığı'ndaki türbesine defne­dildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:52

Horoz Dede Hazretleri

Adı Mehmed'dir.Aslen Horasanlı'dır. Ahmed Yeseyi Hazretleri'nin ileri gelen dervişlerindendir. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul kuşatmasına katılmak için onun askerleri arasına girmiştir. Sabahları çok erken kalkıp, askerleri horoz gibi ses çıkararak uyandırır, namaza yollarmış. Horoz gibi ses çıkardıktan sonra da "Kûmu yâ eyyühel gâfilûn." (Ey gaflet uykusunda uyuyanlar, kalkın...) dermiş. İşte bu hareketinden dolayı askerler kendisine "Horoz Dede'" adını vermişler. İstanbul kuşatmasında çok büyük yararlıklar göstermiştir. Hele fetih günü. elinde yalın kılıcı ile savaşa savaşa Unkapanı'na kadar gelmiş. Karşısına çıkanı bir vuruşta yerlere serermiş. Unkapanı'nda, bugün türbesinin bulunduğu yerde şehit düşmüş, oraya defnedilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:52

Hızır Çelebi (Hızır Bey) Hazretleri

Osmanlı dönemi alimlerinin meşhurlarındandır ve aynı zamanda bir velidir. 1407 yılında Eskişehir ilinin Sivrihisar ilçesinde dünyaya geldi. Fatih'in, bir cami inşaatında kendisini kusurlu bulup, bir Hıristiyan mimarın ellerini kestirmesi ve buna kadı Hızır Bey'in itiraz edip, Fatih'le birlikte mağduru muhakeme edip, Hıristiyan mimarı haklı çıkarması, onun ne derece otoriteye sahip bir kadı olduğunu ortaya koymaya yeter. Hızır Bey'in güzel ahlakı, zühd ve takvası da ilmi gibi yüksekti. Hızır Çelebi, 1458 yılında İstanbul'da vefat etti. Kabri, Vefa ile Zeyrek arasında, Zeyrek Camii yakınındadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:53

Paye Hatun

İstanbul, Ayvansaray'da, Cabir Camii'nin içerisinde medfun bulunan sahabe-i kiramdan Cabir bin Abdullah el-Ensarî Hazretleri'nin eşidir. İstanbul, kuşatmasına eşi ile birlikte geldikleri anlaşılmaktadır. Mübarek kabri, Kocamustafapaşa Camii avlusunda, kuru bir selvinin gölgesinde olduğu rivayet edilir. Bu selviyi, kocası Cabir Hazretleri'nin diktiği söylenmektedir. Bu selvi ağacındaki zincirler, halen İstanbul Belediyesi müzesindedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

İstanbulda yatan evliyalar Empty
MesajKonu: Geri: İstanbulda yatan evliyalar   İstanbulda yatan evliyalar Icon_minitime20.02.10 12:53

Beykozlu Hacı Hafız Muhammed Osman Akfırat Hazretleri

1881 yılında Medine'de doğmuştur. Temiz soyu Allah Rasulü'ne (s.a.v.) ır. Yöre adetleri gereği, doğduktan sonra, kundak halinde, altı saat Türbe-i Saadet'te bırakılmıştır. Muhammed Osman Efendi, Kur'an-ı Kerim öğrenimine Ravza-i Mutahhare'de başlamış, ilk ve orta tahsilini de yine Medine'de yapmıştır. Hafızlık şerefini hayatının sonuna kadar korumuş, teravih namazlarını yıllarca hatimle kıldırmıştır. Çocuk denilecek yaşta babasını kaybeden Osman Efendi, bundan sonra kendisini dinî ilimlerin tahsiline vermiş, on yedi yaşında tahsilini ilerletmek için İstanbul'a gelmiş, Fatih semtindeki Çırçır Medresesi'ne girmiş, bu medresede yıllarca tahsil­den sonra icazetini almış, daha sonra aynı medresede müderris olarak göreve başlamış, hayli talebe yetiş­tirmiştir. Bir yandan da Müslümanları vaaz ve sohbetleri ile irşada başlamış, Beykoz Hacı Ali Camii'nde kırk üç yıl aralıksız vaaz ve nasihatte bulunmaktan başka, yirmi dokuz camide daha irşad görevini sürdürmüştür. Kendisinden manevî ders almak isteyenlere, Cenab-ı Peygamber'in ümmetine talim buyurduğu dualardan dersler yazarlardı. Bazılarına: "Kafirun Suresini her gün ikişer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir. Hızır Aleyhisselam sana mürşitlik eder" buyururlardı. Bazılarına Ayet-el Kürsi'yi ellişer, yüzer defa okumalarını tavsiye eder, bazılarına da sabah namazından sonra: Estağfırullâh el=Azm 100 defa, Selâvâtı Şerife 100 defa Lafza-i Celâl (Allah ism-i şerifi) 400 defa Râbıta-i Şerife 20 defa ölçüsünde ders talim buyururlardı. 1967 yılında ebediyyete intikalleri, İstanbullular'ı ve bilhassa Beykoz halkını derin acı ve teessür içinde bırakmıştır. Çünkü Allah Rasulü (s.a.v.): "Bir alimin ölümü, bir alemin ölümüdür" buyurmuşlardır..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
 
İstanbulda yatan evliyalar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kabristanda Yanyana Yatan İki Kişi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RavzaGul.com :: İSLAM :: Sahabelerimiz-
Buraya geçin: