İlahiyat uzmanı Yazar Süleyman Sargın Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde Zilhicce ayının önemini anlatırken ibadet adına bu ayda neler yapılması gerektiğini anlattı.
İşte Zilhicce ayının önemi ve bu ayda yapılması gerekenler
Evet, içinde hac ibadetinin eda edildiği, milyonlarca insanın Arafat'a koşup Rabb-i Rahîm'den af fermanını aldığı, şeytanların taşlandığı, kurbanların kesildiği, dört gününün değil neredeyse her gününün bayram olduğu Zilhicce ayı yarın başlıyor. Peki, bu ayın ehemmiyeti nereden geliyor? Fecr Sûre-i Celîlesinin hemen başında "Fecr'e ve on geceye yemin olsun ki" mealindeki ayetler âlimlerin ekseriyetine göre Zilhicce ayının ilk on gecesine işaret ediyor. Bu on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi ya da Ramazan'ın son on gecesi olduğunu söyleyenler varsa da çoğunluk burada kastedilenin Kurban bayramından önceki on gece olduğu görüşünde. Dolayısıyla yarın gece, o on gecenin ilki. On gece ve dokuz gündüz, Ramazan'ın son on gecesi kadar değerli. Onuncu gün de Kurban Bayramı.
Kulların en güzeli Nebiler Serveri Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu günlerin kıymetini bize şu nûrefşan beyanıyla hatırlatıyor: "Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir."
Ümmetine çok düşkün olan, onların affa mazhar olmaları için çırpınan Rahmet ve şefkat Peygamberi'nden bir başka müjde de şöyle: "Allah indinde Zilhicce'nin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi (sübhanallah), tahmidi (elhamdülillah), tehlili (Lâ ilahe illallah) ve tekbiri (Allahuekber) çok söyleyin!"
Bu arada şu hususu hatırlatmakta fayda var: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramının birinci günüdür, bayramda oruç tutulmaz ancak o gün de ibadet günüdür. Burada tavsiye edilen oruç, Kurban Bayramı'ndan önceki ilk dokuz gündür. On geceye ise, Kurban Bayramı'nın gecesi dâhildir.
Bu on günü daha iyi değerlendirmek adına öncelikle her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazları vaktin evvelinde ve cemaatle kılmaya çalışmalı, namazda ihsan şuurunu yakalama gayretinde olmalıyız.
Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an, istiğfar, salâvat, zikir ve Ümmet-i Muhammed'e dua ile geçirmeliyiz. Hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi manevi hayatımıza can katan namazları aksatmadan kılmalı, geceleri değerlendirerek Rabbimize kurbiyet kazanmaya çalışmalıyız.
Şimdilerde milyonlarca insan haccetmek için mukaddes topraklara gitti. Kimi her şavtta özüne bir adım daha yaklaşmak arzusuyla Kâbe'yi tavaf ediyor, kimi Ümmet-i Muhammed için ızdırar diliyle yalvarıp gözyaşlarını ceyhun ediyor. Önce Medine'ye gidenler Ravza'nın sahibinin manevi atmosferinde yıkanıyor, evladına su arayan Hz. Hacer gibi Safâ Merve arasında sa'y edenler de durma bilmeksizin Rabb'in rızasını arıyor. Makam-ı İbrahim'de hıçkırıklara boğulup namaz kılanlar da var, Mültezem'e sımsıkı sarılıp Müslümanların ızdırabıyla inleyenler de. İşte hayalen onlara karışıp dualarımızı onların duasına katmalı, kendimizi oradaymış gibi kabul edip her anımızı bereketlendirmenin gayreti içinde olmalıyız.
Süleyman Sargın - Zaman Gazetesi