RavzaGul.com
RavzaGul.com
RavzaGul.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RavzaGul.com


 
KapıAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tevbesi ile meşhûr sahâbî:

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AKEVLER[HACER]
Admin
Admin
AKEVLER[HACER]


Mesaj Sayısı : 2365
Yaş : 66
Nerden : izmir
Reputation : 20
Kayıt tarihi : 09/02/10

Tevbesi ile meşhûr sahâbî: Empty
MesajKonu: Tevbesi ile meşhûr sahâbî:   Tevbesi ile meşhûr sahâbî: Icon_minitime07.04.10 11:40

Tevbesi ile meşhûr sahâbî:EBU LÜBÂBE

İslâmın nûrunu
söndürmek isteyen Mekkeli müşriklere karşı hazırlanan mücâhid ordusunda
az sayıda deve vardı. Bu sebeple bir deveye üç sahâbî nöbetleşe
biniyordu.Resûlullah efendimiz de Ebû Lübâbe ve Hz. Ali ile bir deveye
sırayla bineceklerdi. Deveye ilk olarak Resûlullah efendimiz binmiş
idi. Her ikisi de Resûlullahın deveden inmemesini ve haklarını seve
seve vermeyi arzû ediyorlardı. Kendilerinin binip, Resûlullahın
yürümesini içlerine sindiremiyorlardı.

Biz yaya yürüyelim

Nitekim
yaya yürüme sırası Resûlullah efendimize geldiğinde ikisi birden şu
teklifi yaptılar:- Yâ Resûlallah! Siz inmeyin, biz yaya
yürüyebiliriz.Onların bu samîmî ve içten tekliflerine Resûlullah
efendimiz şu cevâbı verdiler:- Siz yürümekte benden daha güçlü
değilsiniz. Ayrıca benim de sizin kadar sevâba ihtiyâcım var.Ebû
Lübâbe, cihâd aşkıyla yanıyor, müşriklerle bir an önce karşılaşmaya can
atıyordu. Henüz düşmanla karşılaşmadan Resûlullah efendimiz Ebû
Lübâbe'yi kendi yerine vekil olması için Medîne'ye gönderdi. Oradaki
vazîfesi kadın ve çocukları korumaktı.Ancak Resûlullah efendimiz,
Bedir'de kazanılan ganimetlerden ona da pay verdi.Peygamber
efendimizle, Benî Kurayza Yahûdîleri arasında bir anlaşma vardı. Buna
göre, Mekke müşrikleri ile yapılan Hendek Muharebesinde Müslümanlarla
beraber, Medîne'yi müdafaa etmeleri gerekiyordu. Fakat bunlar, böyle
bir şeye yanaşmadıkları gibi, harbin en nazik bir zamanında müşriklerle
işbirliği yaptılar. Peygamber efendimizin, durumu araştırmak ve sulh
için gönderdiği heyete de hakârette bulundular. Bununla da yetinmeyip,
Medîne üzerine baskınlar düzenlediler. Müslümanları öldürmeye teşebbüs
ettiler.

Onların üzerine yürü

Hendek muharebesinde, on
bin kişilik müşrik ordusunun büyük zayiat vererek geri çekilmesi
Kurayza Yahûdîlerini hayâl kırıklığına uğrattı. Endişeyle Medîne'ye iki
saatlik mesâfede bulunan kalelerine çekildiler. Peygamber efendimizin
üzerlerine yürümesinden çok korkuyorlardı.Peygamber efendimiz,
Hendek'ten dönüp, evine geldi. Üzerindeki silâhları çıkardı. O sırada
Cebrâil aleyhisselâm geldi. Sarığının ucu iki omuzunun arasında ve
üzerinde zırhtan gömlek vardı.- Ey Allahın Resûlü! Silahlarınızı
çıkardınız mı? Vallahi biz daha silahlarımızı çıkarmadık. Düşman sana
geldiğinden beri melekler silâhlarını çıkarmadılar. Kalk, silâhını
kuşan ve onların üzerine yürü, dedi.Peygamberimiz sordular:- Kimin
üzerine yürüyeyim? Cebrâil aleyhisselâm da;- İşte oraya, diyerek eliyle
Benî Kurayza tarafını gösterdi.Resûlullah efendimiz buyurdu ki:-
Eshâbım çok yoruldular. Birkaç gün dinlenseler nasıl olur?- Yâ
Resûlallah! Allahü teâlâ, hemen Benî Kurayza kabîlesi üzerine yürümeni
emrediyor. Ben şimdi yanımdaki meleklerle beraber, Kurayza
Yahûdîlerinin kalelerine gidiyorum. Allahü teâlâ onları helâk
edecektir.Peygamber efendimiz, Cebrâil aleyhisselâm Allahü teâlânın
emrini bildirip gidince, Bilâl-i Habeşî'ye;- İşitip, itâat eden kişi,
ikindi namazını Benî Kurayza yurdundan başka yerde kılmasın, diye
seslenmesini emretti.Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâm
silahlandılar. Cebrâil aleyhisselâmın izini takip ederek yola çıktılar.
Benî Kurayza Yahûdîlerinin olduğu yere geldiler. Kalelerin çok yakınına
kadar yaklaştılar. Benî Kurayza Yahûdîleri iyice muhasara altına
alındı. Muhasara son derece şiddetlenmişti. Yahûdîler, Peygamber
efendimizden, görüşmek ve danışmak üzere Ebû Lübâbe'yi kendilerine
göndermesini istediler.

Bize ne yaparlar

Ebû Lübâbe'nin
çoluk çocuğu ve malları Benî Kurayza yurdunda idi. Resûlullah efendimiz
Ebû Lübâbe'yi çağırdı ve buyurdu ki:- Yahûdîlerin yanına git! Onlar
Evsliler arasından seni istediler.Resûlullah efendimiz ayrıca Ebû
Lübâbe'ye, onların yanına vardığında nasıl davranacağını da gösterdi.
Ebû Lübâbe yanlarına varınca, onu karşıladılar. Kadınlar ve çocuklar
ağlaşarak, kendilerine acındırmaya çalışarak yardım bekliyorlardı.
Yahûdîler, Ebû Lübâbe'ye dediler ki:- Ey Ebû Lübâbe! Muhasara bizi
mahvetti. Muhammed müsaade etse de buradan çıkıp, Şam'a veya Hayber'e
gitsek, bizim çarpışmaya gücümüz yok. Ey Ebû Lübâbe, biz teslim olursak
bize ne yapılacak? Bize teslim olmayı tavsiye eder misin?Ebû Lübâbe de
şöyle cevap verdi:- Evet, teslim olmanızı tavsiye ederim. (Böyle
söylerken elini boğazına götürerek, teslim olurlarsa boğazlarının
kesileceğini ifâde eden bir işâret yapmıştı.)Ebû Lübâbe diyor ki:-
Vallahi onların yanından da henüz ayrılmamıştım ki, bu hareketimle,
Allaha ve Resûlüne karşı iyi bir iş yapmadığımı anlamıştım.Ebû Lübâbe,
salâhiyetli olmadığı veya gizli kalması gereken bir şeyi söylemişti.
Ancak bir kere ağzından çıkmıştı.

Allahü teâlâ kalbimi biliyor

Ebû
Lübâbe bu duruma çok üzüldü, çok pişman oldu. Gözlerinden akan yaşlar
sakalını ıslattı. Kalenin arkasından bulduğu bir yolla, doğru Medîne'ye
gidip Mescid-i Nebeviye girdi. Kendisini direğe bağlattı.- Allahü teâlâ
kalbimi biliyor. Bana hakîkî bir tevbe ihsân edinceye kadar vallahî ben
Resûlullahın yüzüne de bakamam. Allahü teâlâ işlediğim günâhtan tevbemi
kabûl etmedikçe bu yerimden ayrılmıyacağım, diye yemin etti.Ebû
Lübâbe'nin düştüğü bu hatâ ile ilgili olarak şu meâldeki âyeti kerime
nâzil olduEy îmân edenler, Allaha ve Resûlüne hâinlik etmeyin. Bile
bile aranızdaki emânetlere de hâinlik etmeyin.) [Enfâl 27]Ebû Lübâbe,
Resûlullahın muhterem hanımlarından Ümm-i Seleme'nin Mescid-i Nebeviye
açılan kapısı önündeki direğe kendisini bağlatmıştı. Hava bir hayli
sıcaktı. Bir hafta hiçbir şey yemeyip, kulakları işitemeyecek hâle
gelmişti.Ebû Lübâbe, yaptığına pişman olup kendini direğe bağlattığı
sırada, Müslümanlar onun bu hâlinden habersiz, Yahûdîlerin kalesinden
dönmesini bekliyorlardı. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen Ebû
Lübâbe dönmedi. Nihayet durumdan haberdar olunup, Resûlullaha arz
edildi. Peygamber efendimiz buyurdu ki:- Eğer doğruca yanıma gelseydi,
bağışlanmasını Allahü teâlâdan dilerdim. Madem ki, o kendisini
bağlatmış, artık Allahü teâlâ tevbesini kabûl edinceye kadar onu
bulunduğu yerde bırakırım. Ebû Lübâbe bu şekilde direğe bağlı kalarak
altı gece kaldı. Her namaz vaktinde hanımı tarafından bağları çözülür,
namazını kıldıktan sonra, tekrar direğe bağlanırdı.

Müjdeleyeyim mi?

Peygamber
efendimiz Ümm-i Seleme'nin odasında idi. O sırada, Ebû Lübâbe'nin
tevbesinin kabûl olduğuna dâir âyet-i kerîme nâzil oldu. Âyet-i
kerîmede meâlen buyuruldu kiOnlardan diğer bir kısmı da günâhlarını
itiraf ettiler ve önce yapmış oldukları iyi bir ameli sonradan
yaptıkları başka bir kötü amel ile karıştırdılar. Olur ki, Allah,
onların tevbelerini kabûl eder. Çünkü Allah, Gafûrdur, çok
bağışlayıcıdır, Rahimdir.) [Tevbe 102]Ümm-i Seleme vâlidemiz, seher
vakti Peygamber efendimizin güldüğünü işitince sordu:- Niçin
gülüyorsunuz yâ Resûlallah!- Ebû Lübâbe'nin tevbesi kabûl olundu.-
Müjdeleyeyim mi yâ Resûlallah?- Olur! Müjdelemek istiyorsan, müjdele!
Bu haberi duyan herkes, iplerini çözüp salıvermek için Ebû Lübâbe'ye
doğru koştular. Ebû Lübâbe bunu kabûl etmedi. Dedi ki:- Vallahi
Resûlullah efendimiz bizzat eliyle beni bırakmadıkça buradan
ayrılmam.Peygamber efendimiz de namaza giderken, uğrayıp
salıverdiler.Ebû Lübâbe direğe ince, sağlam bir iple bağlanmıştı. Onun
için ip, onun iki kolunu kesmişti. Uzun zaman bu kesikler geçmedi, izi
kollarında kaldı.Ebû Lübâbe hazretleri bu hâdise ile ilgili olarak
şöyle anlatır:Benî Kurayza Yahûdîlerini kuşatmıştık. O zaman bir rü'yâ
gördüm. Şöyle idi: Kurayza Yahûdîleri, çok pis kokan bir kara balçık
hâline gelmişler! Onlardan uzaklaşma imkânım da yoktu. Az kalsın,
onların o kötü kokularından ölecektim. Sonra, akan bir nehir gördüm,
onda yıkandım. Tertemiz oldum. Güzel bir koku da süründüm.Rü'yâmı Hz.
Ebû Bekir'e anlattım. O rü'yâmı şöyle ta'bîr etti:- Dilin tutulacak,
çok sıkıntılı bir işe gireceksin. Fakat kurtulacaksın.

Yemin keffâreti

Direkte
bağlı olduğum zaman Ebû Bekir'in sözü aklıma geldi. Tevbemin kabûl
olacağına dâir âyet ineceğini ümit etmiştim.Ebû Lübâbe bu günâhın
işlendiği, Benî Kurayza yurduna dönmek istiyordu. Hâlbuki Allah ve
Resûlüne karşı günâh işlediği bu memlekete bir daha hiç girmeyeceğine
dâir yemin de etmişti. Durumu Resûlullaha arz etti. Allah ve Resûlü
uğrunda, bütün malını bile verebileceğini söyledi. Resûlullah efendimiz
buyurdu ki:- Malının üçte birini vermek senin keffâretine yeter. Hz.
Ebû Lübâbe, malının üçte birini ayırıp, verilmesi gerekli kimselere
dağıttı. Ondan sonra, vefât edinceye kadar kendisinden hayırdan başka
bir şey görülmediği bildirilmiştir.

--------------------------------------------------------------------------------
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tevbesi ile meşhûr sahâbî:
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Darağacından Resulullaha selam gönderen sahabî ZEYD BİN DESİNNE

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RavzaGul.com :: İSLAM :: Sahabelerimiz-
Buraya geçin: