RavzaGul.com
RavzaGul.com
RavzaGul.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RavzaGul.com


 
KapıAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 LadikliAhmet Ağa .....................

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
AKEVLER[HACER]
Admin
Admin
AKEVLER[HACER]


Mesaj Sayısı : 2365
Yaş : 66
Nerden : izmir
Reputation : 20
Kayıt tarihi : 09/02/10

LadikliAhmet Ağa ..................... Empty
MesajKonu: LadikliAhmet Ağa .....................   LadikliAhmet Ağa ..................... Icon_minitime21.02.10 12:13

Allâh ve Rasülünün âşığı, Hak aşığı, Hak dostu ..

O hayatı ile Allâh’a ve Rasülüne nasıl âşık olunacağını gösterdi. Onun muradı, ne dünya ne de dünya içindeki olanlar; onun asıl muradı, her yerde ve her mekânda hakikat nurunu aramak, Allâh’ın rızasını kazanıp cemalini görmek, hak ve hakikate ermek. O da her fâni gibi dünyaya geldi, kulluğa yakışır bir şekilde hayat sürdü, gönüllere taht kurdu. Dünyanın dört bir tarafında onun sevgisi gönüllerde yaşıyor.

O, hiç kimsenin övgüsüne ve iltifatına ihtiyaç duymamış, kendisini metheden birine “ Oğlum! Ben Allâh’ı ve Rasülünü seviyorum, sen de onları sev” demiştir. Şöhretten ve riyadan son derece kaçınmıştır. “Bana türbe yapmayın, bir taş dikin yeter” demiştir.

Kimseler bilmez benim işimi
Bu aşkın yoluna koydum başımı
Dikmesinler benim mezar taşımı
Gecelerde doğdu nur-u Muhammed

Ziyaretçilerinden birisi. "Hacı Ahmet Ağa bazı kişiler senin hak­kında kötü sözler sarf ediyorlar." deyince, "Benim Allâh ile aram iyi ise, herkes bana kötü dese ne çıkar. Benim Allâh ile aram kötü ise herkes bana iyi dese ne çıkar" diyerek şu beytini okumuştu:

Kimi atlı kimi yayan
Her ameller olur ayan
İçmişim aşkın şarabın
İsterse desinler yalan

Güzel ahlâk sahibi, çok merhametli bir insandı. Kollarını açıp ümmeti Muhammedi kucakladı, sanki herkes onun evladı ve torunu gibiydi. Evinin kapısı gece ve gündüz herkese açıktı. Küçük ve büyük herkese hizmet etti. Meseleleriyle ilgilendi, dertlilerin dertlerine çareler aradı, istisnasız herkese duâ etti. Yetimi, öksüzü görüp gözetirdi. Hediye vermeyi seven cömert bir karakteri vardı. O halkın içinde halktan biri gibi, fakat gönlü daima Hak’la beraber olan bir Hak eriydi.

Az uyuyan, çok ibadet eden ve az gülüp çok ağlayan kimselerdendi. Ciddî, vakur ve daima tefekkürlü bir hâlde bulunurdu. Celâlli oluşunun ardında kullara ve mahlûkata karşı ince bir merhameti vardı. Gözü gönlü öbür âleme dönüktü. Kaza ve kadere boyun eğip, kaderine razı olan sabır numunesiydi. Kendine has manevî bir kokusu vardı, eline aldığı ve kullandığı eşyalar o güzelim kokuya bürünürdü.

Manevî ilme sahip olduğu için, âlim bir insanla sohbet ederken o da âlim olurdu. Dünya sanki avucunun içinde gibiydi. Unutkanlığı yoktu, ‘hatırlayamadım’ demezdi.

Misafir odası her gün, bilhassa hafta sonları dolar taşardı. Gelen ziyaretçiler, elini öper, yaptığı sohbetlerinden ve en çok da okuduğu şiirlerden manevi haz alırlardı. Gelen misafirin durumuna göre kendini ayarlar, kimseyi incitmemek için azami gayret gösterirdi. Kendisini ziyaret edecek olan değerli zatlar için hazırlık yapardı. Sorulara anında cevap verirdi. Şayet bilemediği veya istişare etmesi gereken bir soru olursa “bana az müsaade edin” deyip odadan ayrılır, ya bağın köşesine kadar gider yahut bahçenin ortasına kadar düşünerek yürür; döndüğü zaman “durum bundan bundan ibaret” diyerek cevabını verirdi.

Bazen de kendini gizlemek için “ben bir şey bilmiyorum, çobanın birisiyim” derdi. Hakikate bakarsan, Allâh’ın ilmi karşısında kulunun bildikleri ne olabilirdi ki. Tevazu sahibi olduğundan kendini büyük göstermemek için olayların bir ucunu, deyim yerinde ise küllerdi. İnsanları kendisine değil Rabbine yönlendirdi.

Nemelâzımcılığı yoktu. Dünya Müslümanlarının derdi onun derdiydi. Mısır’daki İslâm âlimlerinin asılmasından dolayı o kadar müteessir olmuştu ki iki gün hasta yatmıştı

Beş vakit namazını camide kılardı. Camiye gidip gelirken yere bakarak -sanki bir şeyler kaybetmiş de onu arıyor gibi- düşünceli, ağır ağır hareket ederdi. Çok güzel giyinir, temizliğine çok dikkât ederdi. Abdest alırken, namaz kılarken çok emek çekerdi. Namazı hiç bitmez zannedilirdi. Geceleri uyumaz, sabaha kadar ibadet ederdi. Gerek beyitlerinde gerekse sohbetlerine seher vaktinin önemini defalarca beyan etmiştir. Bizlere ve gelen giden misafirlerine bir çok tavsiyelerde bulunmuştur.

“İhtiyarlığınızda genç yaşamak istiyorsanız, onu bunu bahane etmeden, beş vakit namazınızı camide cemaatle kılın. Dizlerinize sarı su inmeden, genç iken namazı çok kılın. Çocuklarınızın rızkını helalinden kazanın, alnınızın terini yiyin; kimsenin eline bakmayın. Bu din Allâh’ın dinidir. Allâh ne derse onu yerine getirin. Hizmet ehli olun, hizmetten geri kalmayın. Allâh sonumuzu hayra getirsin, Allâh hakkımızda hayırlısını versin” derdi.

Yine sohbetlerinde, dünyanın yaradılışından, peygamberlerin hayatından, Peygamber Efendimizin ve ashabının hayatından bahsederdi. Büyük veliler ve âlimlerle ilgili kıssalar da anlatırdı. Sohbetine katılanlar büyük bir haz duyardı. Duygusal anlar yaşanırdı. Herkes memnun kalarak, tekrar buluşmak niyetiyle, selâm ve duâsını da alarak ayrılıp giderlerdi. “Allâhım! Sev bizi, sevdir bizi; dünyada ve ahirette ağlatma güldür bizi” diye dua ederdi. Sohbetinden ve aşkla söylediği beyitlerinden sonra mutlaka “Allâh hakkımızda hayırlısını versin! İmanımı kurtarabilirsem ne mutlu bana” deyip, korku ile ümit arasında yaşardı.

Her türlü eza ve cefaya katlandı. Bir taraftan dünya meşgalesi, öbür taraftan halkın eziyeti… Hepsinden zor olanı ise aşk ateşinin onu yakmasıydı.

Ben âşığım, maşukumu ararım
Ne mekânım vardır ne de kararım
Dünya benim olsa bir tat alamam
Tecelli eyleyen nuru ararım

Dünya ve ahiret çalışma ile kazanılır. Herkesin mutlaka çalışması ve mücadele etmesi gerektiğini söyler:

Okudun mu İlm-i dünni bu esrarı bilmeye
Göz hicabın kaldırdın mı, hak yolunu görmeye
Âciz mi yaratan Hüdâ’m, kula nusrat vermeye
Din hakkında sen de çalış, gül bağına girmeye

Kendini âciz, günahkâr ve âsî bir kul olarak görür:

Bu zalim nefsimi öldüremedim
Yetmiş bin hicabı kaldıramadım
Hakikat deryası çağlayıp akar
Ben bir katresini dolduramadım

Bütün bunlara rağmen manevî birçok nimetlere vâsıl ve bir çok ilimlere vâkıf olduğunu da bildirir:

Girmişim Hakkın bağına, koparmaya gül de var
Lâleler çiçekler açmış, içinde sümbül de var
Dinle kuşlar avazını içinde bülbül de var
Gördüm huriler safını, saçlarında sim de var

Yine ahvali bilinmeyen, sırlarla dolu bir Hakk dostudur. Kendisini ancak Hakk ilmine sahip olanların bilip anlayabileceğini şu mısralarında dile getirmiştir:

Hakikat bahrine daldım, el-aman nefsin elinden
Hak hakikati bilenler, anlarlar Hakkın ilminden
Bülbül bile güle âşık, alır reyhanın gülünden
Ben bir cemâle âşığım, kimse bilmez ahvalimden

Cenabı Hakka şöyle duâ eder:

Âlemlerden fazla, isyanım benim
Âsiye değil mi ihsanın senin
Gelmişim kapına gitmezem gayri
Affımı isterim maksudum benim

Onlar ölmez, esas ölü olan bizleriz. Maneviyat âlemi, bizlerin bilemeyeceği bir âlem… Her şeye rağmen Allâh’ı, Rasülünü ve Rasülünün izinde gidenleri; onlara dost olanları, onları çok sevenleri bizler de seviyoruz.

Sözümün nihayeti yoktur.
Benim de isyanım çoktur.
Gitme Hakk’ın kapısından
Başkasından fayda yoktur.
LadikliAhmet Ağa ..................... Modify_inline
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
nurgül
Admin
Admin
nurgül


Mesaj Sayısı : 3494
Nerden : İstanbul
Reputation : 3
Kayıt tarihi : 04/11/09

LadikliAhmet Ağa ..................... Empty
MesajKonu: Geri: LadikliAhmet Ağa .....................   LadikliAhmet Ağa ..................... Icon_minitime22.02.10 22:23

Onlar ölmez, esas ölü olan bizleriz. Maneviyat âlemi, bizlerin bilemeyeceği bir âlem… Her şeye rağmen Allâh’ı, Rasülünü ve Rasülünün izinde gidenleri; onlara dost olanları, onları çok sevenleri bizler de seviyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurgulce.blogspot.com
 
LadikliAhmet Ağa .....................
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RavzaGul.com :: İSLAM :: Sahabelerimiz-
Buraya geçin: