RavzaGul.com
RavzaGul.com
RavzaGul.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RavzaGul.com


 
KapıAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 MEHTER TARİHİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SiyahSancaktaR
Admin
Admin
SiyahSancaktaR


Mesaj Sayısı : 51
Nerden : İstanbul
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/05/10

MEHTER TARİHİ Empty
MesajKonu: MEHTER TARİHİ   MEHTER TARİHİ Icon_minitime04.05.10 11:06

MEHTER NEDİR?



Mehter dost, sevgi, birlik ve kahramanlık ocağıdır. Mehteri kendine has
özellikleri ile korumak yaşatmak gelecek nesil'e bırakmak her Türk'ün
görevidir. Mehter; mızıkacı, çadırcı, kavas gibi muhtelif manalarda
kullanılmış bir tabirdir Mehter Farsça " MIHTER" kelimesinin
Osmanlılarca ULU-BÜYÜK manasına gelen bir kelimesinden alınmıştır.
Dilimizde bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden " MEHTER"
kullanılmaktadır.

MEHTERİN ÖNEMİ



Bu konuyla ilgili Evliya Çelebi'nin, Sultan 4.Murat devrinde büyük bir
ordu olayını Şöyle anlatır. "Mimarların mı, yoksa mehterlerin mi alayda
önceliği konusunda karar verilemez. Bu hususda görüşmek üzere Mimarbaşı
ile Mehterbaşı Sultan Murat'ın huzuruna çıkarlar; Mimarbaşı başlar söze:
Padişahım! Mehterler pirsiz esnaf olup Cemşid sanatını tutmuş bir alay
Deccal kavmidir, biz padişahımıza saraylar, selâtin camileri, köprüler
yaparız, İslam ordusunda lüzumumuz, hizmetimiz vardır; elbet
mehterlerden evvel geliriz! Der.
Bunun üzerine mehterbaşı da şu iddiada bulunur.
Padişahım! Hangi bir tarafa gitseniz mehabet, şevket, salâbet ve
şöhretiniz için, dosta düşmana karşı davul, kudüm, nefir döverek
gitmeniz lazımdır. Cenk Meydanlarında gaziler cenge salmak için köslere
biz tokmak çalarız ve askeri şevke getirip biz kaldırırız, padişahımız
bir şeye üzülse huzurunda oniki makam, yirmi dört şube, yirmi dört sul,
kırk sekiz terkip musiki faslı edip, padişahımızı neşelendiririz. Eski
hükema; saz ve söz hanende, âdemin gönlüne safa verir, demişler. Biz de
ruha gıda verir esnafız. Bahusus ki nerede Resulullah'ın âlemi olsa,
orada dabl-ı Al-i Osman bulunmak gerekir...
Bunun üzerine Sultan 4.Murat, mehterlerin mimarlardan evvel geçmesini
irade buyurur...


İSTANBUL'UN FETHİNDE MEHTER


MEHTER TARİHİ Mehter1


Fatih Sultan Mehmet, Fethin devam ettiği bir sabah şafakla beraber
topçularının yanına gitti. Toplar atılırken, Okmeydanı'na dolmuş
binlerce ulema, hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar. Yüzlerce
davul ve zurnadan oluşan devasa bir mehteran düşünün. Osmanlı ordusuyla
beraber, savaş meydanında bulunuyor. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul
surlarının önüne geldiğinde, 300 kişilik mehter takımında, 100 zurna, 70
davul durmadan çalıyor; kalp ve ruhları coşku ve heyecana getiriyor.
Okmeyda'nındaki ikinci mehter de Haliç surlarına hücum eden kıtaların
harp şevkini artırıyordu. Gök gürültüsünü andıran korkunç ve insanın
içini ürperten sesler çıkarıyorlar, topların seslerini bile
susturuyorlardı. Yine Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a giren muhteşem
zafer alayının ortasında, gözlerini yıkılmış surlara dikti, sonra atını
ileri sürdü. Maiyet bölükleri, yeniçeri arkasındaki mehteran, davul ve
zurnalarını çalarak devirler açıp kapayan, asırlar önce müjdelenmiş olan
bu mutlu güne mutluluk katıyor ve cenk havası çalıyordu. Zaferlerden
sonra ezan okunur ve mehter çalınırdı.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nurudilara.com
SiyahSancaktaR
Admin
Admin
SiyahSancaktaR


Mesaj Sayısı : 51
Nerden : İstanbul
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/05/10

MEHTER TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: MEHTER TARİHİ   MEHTER TARİHİ Icon_minitime04.05.10 11:06

AVRUPA'DA MEHTER MUSİKİSİNİN
NE GİBİ ETKİLERİ OLMUŞTUR


18. Asırdan itibaren birçok memleketlerde mehteran bölüklerinden
etkilenerek buna benzer gruplar kurulmaya başlanmıştır.
Bestekâr Mozart ve Haydn da mehter müziğinden ilham alarak meşhur
bestelerini meydana getirmişlerdir.
Büyük Alman bestecisi Beethoven'in büyük senfonisinin son bölümü,
mehterin kösüyle, davulu ve zurnasıyla seslendirilmiştir. Beethoven'in
Türk Marşını mehterin bir cenk marşından adapte ettiği bilinmektedir.
Yine Avusturyalı Bestekâr Mozart'ın, Türk askerlerinin hatıralarını
terennüm eden Allah Allah seslerini
nakarat halinde kullanarak, Türk Marşı diye bir eser meydana getirdiği
de vakıadır.
Alman bestekârı Wagner bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış,
kendisini tutamayarak " İşte musiki buna derler" diye mehter hakkında
hissiyatını ifade etmiştir.
18. YY. içinde Avusturyalılar ve Prusyalılar, daha sonra Ruslar,
Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilatından etkilenerek mızıka takımları
kurmuşlardır.



"MEHTERİN TARİHÇESİ"



Mehter Dünyanın ilk ve en eski alaturka Ordu bandosudur.
Hun'lar zamanındaki adı Tuğ olan ve vurmalı sazlarla nefesli sazlardan
oluşan askeri mızıka okulunun Fatih'ten sonra aldığı isim, Hun'lardan
beri Türk savaş tekniğinin vazgeçilmez unsuru olan askeri müziğin amacı,
çok uzaklardan duyulan ve gitgide yaklaşan gök gürültüsüne benzer
yabancı bir müzmin sesiyle düşmanın moralini bozup savaşacak güç
bırakmamak, düşmanı teslim almak suretiyle harbi en kısa zamanda
bitirmek ve böylece bir bakıma insan kıyımını önlemektir.
Dünyanın en eski askeri bandosu olan mehtere ilk olarak Orhun
Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kitabelerde “Kübürge” ve “Tuğ” olarak
anlatılan askeri bandonun,11. yy. yazılmış Divan-ü Lügat-it Türk’te
Hakanların huzurunda müzik yaptığını anlatılır. O zamanlarda küvrük
(kös), tomruk (davul), çenk (zil) ve nay-i Türkî adındaki sazlardan
oluşan “Tuğ” lar, savaşlarda ve özel günlerde müzik yapmaktaydılar.
Ayrıca “Tuğ” Türklerde hâkimiyetin de sembolü olmuştur.
Selçukluların T'abılhâne veya Nevbet hane dediği bu kurumda Hunlardan
beri ikisi nefesli, dördü vurmalı altı temel çalgı yer almıştır:
İslamiyet ten sonra adları zurna, boru (nefir veya şahnay), çevgan, zil,
davul ve kös'e çevrilen yurağ, boygur, çöken, çanğ, tümrük ve küvrük.
Savaşta ordunun önünde giden kös, davul, nakkare, zil, çevgan, çalpara,
çengi harbi, zurna ve boru gibi yüzlerce vurmalı ve nefesli çalgının
çalacağı müzik, savaş, tören ve oyun (spor) amaçları için özel olarak
bestelenirdi.

Osmanlı imparatorluğuna Anadolu Selçuk Türklerinden geçmiştir. Şöyle ki
Osman Gazi'nin kurduğu Beylik; Bizanslılara karşı birçok önlemli
savaşlar kazanmış olup topraklarını genişletmiştir. Bu savaşlar
neticesinde Osman Gazi'nin, Selçuklu hükümdarı Aladdin Keykubat'a
yararlığını göstermek ve bu savaşlarda kazandığı bazı harp ganimetlerini
Selçuklu Hükümdarına hediye olarak göndermiştir. Bu arada İnegöl
kalesini de kuşatarak beyliğine dâhil ederek büyütmüştür. Bu olaylardan
çok memnun kalan Anadolu Selçuklu Hükümdarı adamlarında KARA BALABAN
ÇAVUŞ vasıtasıyla 1284 tarihinde Osman Gazi ' ye bir ferman göndererek
kendisini kutlamış ve Emirlik payesi ile İstiklal (EGEMENLİK) sembolü
sayılan Tuğ, Âlem Tabıl (DAVUL) Nakkare (ÇİFTENARA) Hakkaniyeti, Adaleti
temsilinde Ak (BEYAZ) renkte sancak göndermiştir. Osmanlılarca TABLI
ALI'i OSMAN adı ile anılan ilk mehter nevbeti (KONSER) 1289 tarihinde
Bileciğin bir kasabası olan söğüdün büyük Mescit meydanında Osman Gazi
ve silah arkadaşlarının huzurunda bir ikindi vakti ayakta dinledikleri
bir nevbet (KONSER) ile Osmanlının hazarda ve seferde çok büyük
hizmetler verecek olan Mehter takımı kurulmuş olur.
Osman Gazi ve silah arkadaşlarının ayak üzre dinledikleri bu nevbet
(KONSER) Selçuklu hükümdarına gösterdikleri hürmetten dolayıdır. Bu adet
Osman Gazi'den sonraki Padişahlarca da devam etmiştir.


MEHTER TARİHİ Mehter1



Mehterin aynı makamda birçok parçayı art arda çalıp söylemesine nevbet
vurma denirdi. Önceleri günde beş kez her namazdan önce nevbet vuran
Mehterhane-i Hakanı, II. Mehmet döneminde yalnız ikindi namazlarından
önce çalmaya başladı. Bunun dışında cüluslarda, kılıç alaylarında, zafer
müjdesi geldiğinde, arife divanlarında, şehzade ve sultanların doğum ve
sünnet düğünlerinde de çalardı. Barış zamanında özel yerinde çalan
Mehterhane-i Hakanı, seferde padişahın (o yoksa serdarın) çadırı önünde
nevbet vururdu. 17. yüzyılın sonunda ve 18. yüzyılda Topkapı Sarayı'nda
Demirkapı denen yerde, ayrıca Eyüp sultan, Kasımpaşa, Galata, Tophane,
Beşiktaş, Rumelihisarı, Yeniköy, Kavak, Beykoz, Anadoluhisarı, Üsküdar
gibi semtlerde geceleri yatsı namazından sonra ve halkı sabah namazına
kaldırmak için güneş doğmadan hemen önce nevbet vurulurdu.
Bu olayı tevid eden Hadidi tarihinde şöyle der:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nurudilara.com
SiyahSancaktaR
Admin
Admin
SiyahSancaktaR


Mesaj Sayısı : 51
Nerden : İstanbul
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/05/10

MEHTER TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: MEHTER TARİHİ   MEHTER TARİHİ Icon_minitime04.05.10 11:06

HENÜZ (HALEN) VAR
PADİŞAHLARDA ADET
AYAK ÜZRE DİNLERLER ÇALINSA NEVBET



MEHTER TARİHİ Mehter3



Mehter takımı yüzyıllar boyunca 3 kıtada Asya, Afrika ve Avrupa'da
hazarda ve seferde önemli görevler yapmıştır. Bilhassa savaşlarda Türk
ordularına verdiği heyecan ve kahramanlık ifade eden Mehter musikisi
marşları ile Türk ordusu karşısında bunalan düşman orduları Türk
Sancağından önce Mehter takımına hücum ederek onu susturup saf dışı
bırakma faaliyetlerine girişmişlerdir.
16, 17 ve 18. yy.da yetişen Bestekâr ve icracıları eliyle askeri musiki
sanatının zirvesine ulaşan mehter musikisi hem savaşlar, hem Osmanlı
elçi veya heyetlerine eşlik eden şatafatlı takımlar münasebetiyle
tanındığı Avrupa'da önce ordu birliklerini, sonra da bestecileri
etkilemekte gecikmedi. Daha 1683'te Viyana'ya yürüyen Jan Sobieski'nin
ordusuna mehter etkisiyle vurmalı çalgı arttırılmış bir askeri bando
eşlik etmişti. Batılıların çoğunlukla Yeniçeri müziği anlamına gelen
terimlerle adlandırdıkları mehteri ilk uygulayan Lehler oldu (l741):
Avusturya, Rusya, Prusya ve İngiltere de arkalarından geldi.
Daha sonra mehter, bünyesinde barındırdığı sazlardaki değişikliklerle
kapatıldığı 1826 tarihine kadar gelişmesini sürdürür.
Mehterhane 1828'de II. Mahmut tarafından kapatılmış, bunun yerine III.
Selim'in yakın dostu Napolyon'un emekli bando subayı Giuseppe
Donizetti'ye Mızıka-i Hümayun adlı Batı kopyası saray bandosu
oluşturulmuştur.
Dünyanın ilk askeri bandosunun tekrar yaşatılmaya başlanması ise Eski
Yeniçeri bandosunu ve ordusunu sembolik olarak temsil etmek için mehter:
1914 yılında askeri müze bünyesinde yeniden kurulmuştur. Bu dönemde
Mehter musikisini icra eden icracılara ek olarak, bir tuğ takımı ile
yeniçeri ortalarını sembolik olarak temsil eden tarihi birlikte mehtere
ilave olmuştur. Böylece askeri müzede faaliyete geçirilen mehtere tarihi
bir hüviyet kazandırılmıştır. 1.Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve
Cumhuriyetin ilk yıllarında askeri müzede varlığını sürdüren mehter:
1935 yılında tekrar kaldırılmıştır.
1952 yılında ise askeri müze bünyesinde Mehter takımını yeniden
kurdurularak daha sonraki yıllarda kurulacak Mehter takımlarının da
önünü açmıştır. Bu tarihten sonra da Cumhuriyet Türkiye’sinde günümüze
kadar yaşatılmıştır.



GÜNÜMÜZ AVRUPASINDA MEHTER




Tarihi " Mehteran Takımı" Almanya'da 1998 yılında Bielefeld ve çevresi
Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti - Mevlana Cami (Ülkü Ocağı)
adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş tarafından kurdurulmuştur.
Fatih Mehter Takımı Avrupa’da kurulup programlarına ara vermeden hizmet
eden ilk " MEHTER TAKIMI" olma özelliğini taşır. Kurulduğu günden bu
yana profesyonel olarak çalışma ve programlarını aksatmadan devam
ettiren " Fatih Mehteran Takımı" Avrupa’nın aranılan ekibi olmuştur.
1998 yılından itibaren birçok konser vermiş olup, Yoğun Almanya dışı ve
içi konser teklifleri alan Mehteranımız, milli gün ve gecelerin yanı
sıra uluslararası organizasyonlarda da yer alıp Tarihi Mehter Takımını
en iyi şekilde temsil etmiştir. Bugüne kadarda çeşitli Türk ,yabancı
televizyon kanallarına ve gazetelerine haber konusu olmuş ve olmaya da
devam etmektedir.
Topluluğumuz, bünyesindeki üç katlı mehteri ile Almaya içinde birçok
şehirde ve Almanya dışında Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre
ve Avusturya gibi ülkelerde Birçok kez konser vermiştir. Bu
konserlerde, üzerine düşen tarihi, kültürel ve sanatsal görevin
sorumluluğu içinde hem klasik mehter repertuarını icra etmiş, hem de
yeniliklere açık olarak programlar yapmıştır.
Fatih Mehter Takımı'nın uyum ve entegrasyon çalışmaları noktasında
Avrupa genelindeki kültür ve sanat etkinliklerinde de büyük katkısı
olmuştur.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nurudilara.com
SiyahSancaktaR
Admin
Admin
SiyahSancaktaR


Mesaj Sayısı : 51
Nerden : İstanbul
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/05/10

MEHTER TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: MEHTER TARİHİ   MEHTER TARİHİ Icon_minitime04.05.10 11:06

AVRUPA'DA MEHTER'İN KURULUŞ
AMACI




MEHTER TARİHİ ALMANYA_BIELEFELD_FATIH_MEHTER_TAKIMI_OSMANLI_DEVLET_ARMASI_YAZILI_TRANSPARENT_02


Uyum içerisinde yaşamakta olduğumuz Avrupa’da, kültürümüzü de muhafaza
ederek, Müslüman Türk Milletinin tarihten gelen kültür zenginliğini,
Avrupa insanına en iyi şekilde sunmak hedefimizdir.


Kurucusu: Bielefeld ve çevresi Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti -
Mevlana Cami-i (Ülkü Ocağı) adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş
tarafından kurdurulmuştur.



MEHTER TAKIMI İKİ BÖLÜMDEN OLUŞUR


Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyledir: Önde
çorbacı başı (Emir-i Âlem) unvanını taşıyan ve başında "üsküf" bulunan
mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafında zırhlı muhafızı
ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, sağ
başta ise zırhlı muhafız ile birlikte kırmızı sancak bulunur.
Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz
tuğ gelir. Sağ taraftan kırmızı sancağın arkasında, yeniçerilerin
taşıdığı hücum tuğu yer alır. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunur.
Mehterbaşından sonra ise mehterin iki katı adedince çevgenler
(okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler ve
davulzenler gelmekte. En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmakta.
Mehter takımı katlardan oluşur. 3 katlı, 5 katlı, 7 katlı, 9 katlı 11
katlı ve 13 katlı diye adlandırılır. En küçüğü 3 katlı, en büyüğü 13
katlı olarak kurulmuştur. Mehter takımında katlı demek her sazdan o
katlı nispetinde Enstrüman bulunması demektir. Yani 5 katlı
Mehter takımında, 5 zurna, 5 boru, 5 nakkare, 5 zilve, 5 davul var
demektir. Buna göre 10 çevgen (diğer sazların iki misli) bulunur. 13
katlı Mehter yalnızca Padişaha aittir.

MEHTER DİZİLİŞ VE YÜRÜYÜŞÜ



Mehter takımının kendine has bir yürüyüş şekli vardır.
Yürüyüşlere daima Besmele ve sağ ayakla başlanır. Yürüyüş yapılırken her
üç adımda atışta sağa ve sola dönülerek yürünür. Bu Mehter takımının
sağa ve sola RAHİMAllah - KERİMAllah
manasına gelen selamlama yürüyüşüdür. Yoksa bazı çevrelerin ifade ettiği
gibi iki ileri bir geri şeklinde değildir.

KONSER DÜZENİ



İlk kurulduğu yıllarda çember biçiminde dizilen mehter, sonraları yarım
daire (hilâl) biçiminde dizilmeye başladılar. Mehteran, daire şeklinde
nevbet nizamını teşkil ederler, nakkare zenleri oturup diğerlerinin
ayakta durmasıyla da hilal görünümü verir. Kösler hilalin orta ilerisine
konulur. İçoğlanı Başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden
çıkarak ortaya gelir ve: "Vaktı-i Süruru sefa Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey! "
diye bağırır. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için
nakkarelerle sofyan usulünde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de
Mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir: "Merhaba Ey Mehteran!" der ve sağ
elini göğsüne koyarak mehteri selamlar.
Mehteran da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro
halinde "Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirler. Daha sonra
mehterbaşı ağa: "Hasduuuur" diyerek çalınacak makamın ve eserin adını
söyler (mesela "Der fasl-ı Acem aşiran, cihadı-ı ekber marş!" derdi)
hemen arkasından "Haydi.. Ya Allah !" diyerek mehteri
icraya geçirir. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl
sona erer...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nurudilara.com
SiyahSancaktaR
Admin
Admin
SiyahSancaktaR


Mesaj Sayısı : 51
Nerden : İstanbul
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 04/05/10

MEHTER TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: MEHTER TARİHİ   MEHTER TARİHİ Icon_minitime04.05.10 11:07

MEHTER DUASI


Allah Allah, Celilü'l - Cebbar,
Muinü's - Set tar Halıku'l - Leyli ve'n - Nehar, Layezal, Zülcelâl,
birdir Allah Anın birliğine, Resul - ü Enbiya
Peygamberimiz Cenab - ı Ahmed - i Mahmut - u Muhammed Mustafa ( Bütün
efrad elleri göğüste olduğu halde rükûa gelir gibi eğilirler ) Al-i
evladı-ı Resulü müçtebi imdadı-ı ruhaniyetine; bir cümle Âlem- İ
İslam’ın sıhhatü selametine, Ordularımızın devamı Muzafferiyetine Aziz
Devletimizin Beka-ü temadüsüne üçler, yediler, kırklar, göçenler demine
devranına " Hu diyelim Huuu" denildikten sonra bütün mehter takımı davul
ve zilleri şiddetle vurarak dokuz defa "Hu" çekerlerdi. Sonra da üç
defa kös vururlardı.
Eli kan kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şahadette Allah
yoluna revan, Kahrımız Gazabımız düşmana ziyan!... Adüvden korkmadık
korkmayız hiç-bir zaman Kura-anda Zafer va-ad ediyor Hazreti Yezdan
Uğrun açık olsun ey Serdarı Mücahid, Hüda kılıcını keskin etsin. Ömrünü
gün gibi bedid! Fahri âlemi hoşnut etsin. Hak, gaza-i ekberin etsin
mübarek ve Sait.

Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden:
"NasrünminAllahi ve fethün karib. Ve beşşiri! L müminin"
ayetini okur, üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu.
Sonra bütün aletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak devamlı
teramole yaptığı sırada hepbir ağızdan "Allah Allah"
deyince susarlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlar.

MEHTER MÜZİĞİ


Mehter müziği klasik Türk müziğindeki makam ve usullerin kullanıldığı
teksesli bir müziktir. Peşrev, semai, nakış, cengi harbi, murabba,
kalenderi gibi formları vardır. Mehterhane'nin repertuarında bunlardan
başka serhat türküleri de yer almıştır. Buna karşılık, bazı mehter
peşrevleri de fasıl müziğinde çalınmıştır. Mehter müziğinde ahlâtı,
revani, saf gibi fasıl müziğinde hemen hemen hiç kullanılmamış usullere
yer verilmiş, bunların çoğu, o usulde bestelenmiş yapıtların form adı da
olmuştur.

Mehter müziğinin bestelerinin çoğunu Mehterhane'de görevli müzikçiler
yapmıştır. Günümüze ulaşan mehter melodilerinin en eskileri Nefiri
Behram, Emir-i Hac, Hasan Can ve II. Gazi Giray gibi 16. yüzyıl
bestecilerinin yapıtlarıdır. Notası bulunan yapıtların da büyük
çoğunluğu 17. yüzyıldan kalmıştır. Bu yüzden belli başlı bestecileri
Zurnazen Edirneli Dağı Ahmed Çelebi, Zurnazen başı İbrahim Ağa, Müstakim
Ağa, Ham mali ve Şah Murad'dır. Hızır Ağa da 18. yüzyılın en büyük
mehter bestecisidir. 16. ve 17. yüzyılın çoğu peşrev formunda olan
yapıtları Ali Ufki Bey'in ünlü derlemesi Mecmua-i Saz ü Söz ve
Kantemiroğlu Edvarı adıyla tanınan Kitabı İlmi'l-Musiki ala
Vechi'l-Hurufat aracılığıyla günümüze ulaşmıştır.

Mehter müziği bestecileri Osmanlı ordusuna cesaret ve coşku verici,
düşman askerini korkutucu melodiler yaratmaya özen göstermişlerdir.
Osmanlıların Avrupa'nın ortalarına kadar ilerlemesi, 17. yüzyılda mehter
müziğindeki birçok öğenin Avrupa müziğine de girmesine yol açmıştır.
Bunların başında kös, nakkare, çevgan, halile gibi belirsiz ses veren
vurmalı çalgıların kullanılması gelir. Ayrıca bazı batılı bestecilerin
yapıtlarında mehter müziğinden esinlenilmiş bölümler de vardır.

Mehter, sanılanın aksine sadece marş çalmaz. Kendi yapısına uygun kâr,
karçe, beste, semai, fasıl şarkıları, serhat ve Rumeli türküleri, peşrev
ve saz semaileri de mehterin repertuarı içinde yer alır.

KIYAFETLER


Saz başları kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, kırmızı şalvar, sarı üç etek
ve sarı yemeni giyerler. Diğer sazlar koyu mavi cübbe, kavuk, şalvar ve
renkli üç etek ile kırmızı yemeni giyerler. Çevgânlar da saz başları
gibi giyinirler.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.nurudilara.com
 
MEHTER TARİHİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bölgenin Tarihi Geçmişi
» Çeşitli Resimleri (tarihi ve turizm)
» DÜNYA KENTİ KONYA TARİHİ HAKKINDA...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RavzaGul.com :: TARİH :: OSMANLI İMPARATORLUGU-
Buraya geçin: