Aydede gökyüzünde dolaşıyordu. Bir araya toplanmış küçük
yıldızları gördü. İçlerinden biri; “Ben büyüyünce öğretmen olacağım”
dedi. Her nedense orada bulunan diğer küçük yıldızlar da öğretmen
olmayı istiyordu. Bu düşüncelerini Aydede’ye de söylediler. Aydede
onlara; “Öğretmenlik çok güzel bir meslektir. Efendimiz’in Hz. Muaz’ı
(r.a) Yemen’e İslam’ı anlatması için görevlendirdiğini biliyor
muydunuz?” dedi. Aydede onların can kulağıyla kendisini dinlediklerini
görünce konuşmasına devam etti:
“Muaz b. Cebel, on sekiz yaşında
Müslüman olur. Efendimiz’le birlikte bütün savaşlara katılır.
Peygamberimiz (s.a.v) onu çok sever. Bazen olur ki, ‘Ey Muaz! Seni
seviyorum’ diyerek sevgisini ifade eder. Peygamberimiz (s.a.v) onu
Yemen’e İslam’ı anlatması için uğurlarken elini tutarak; ‘Allah seni
dinde başarılı kılsın ve sana yol göstersin…’ diye dua eder. Sonra ‘Ey
Muaz! Belki bu son görüşmemiz olabilir’ deyince Hz. Muaz’ın kalbine bir
ateş düşer.
Hz. Muaz (r.a) Yemen’e yol alırken gözyaşlarını tutamaz.
‘Bir daha Peygamberimiz’i görebilecek miyim?’ diye düşünür. Çünkü Yemen
Medine’ye çok uzaktır. O zamanlar yolculuk deve veya at ile yapıldığı
için de çok uzun sürmektedir.
Muaz (r.a), Yemen’e giderek
İslam’ı anlatır. Birçok insan Müslüman olur. Muaz (r.a) tekrar
Medine’ye döndüğü zaman Peygamberimiz’in (s.a.v) vefat ettiğini
öğrenir. Mübarek kabrini ziyaret ederek özlemini gidermeye çalışır.”