Şenşen yıldız arkadaşlarını toplamış oynuyordu. Aydede
gökyüzünün en güzel yerine oturmuş onları izliyordu. Küçük yıldızlar,
Aydede’yi görür görmez başucuna toplandılar. Aydede, onlara birer şeker
verdi. Onlar kıtır kıtır şekerlerini yerken Aydede de minik
yıldızlarına o güzel hikayelerinden birini anlatmaya başladı:
“İslam
dini yayılmaya başlayınca puta tapanlar, Müslümanları aç susuz
bırakırlar. Birçok insan perişan olur. Müslümanlar rahatça ibadetlerini
yapamazlar. Bu nedenle Efendimiz (s.a.v) onların Habeşistan’a hicret
etmelerine izin verir.
Hicret edenlerden, Cafer b. Ebi Talip
(r.a) başkanlığında bir gurup Hayber’in fethinden sonra vatanlarına
döner. Yolda Peygamberimiz (s.a.v) ile karşılaşırlar. Efendimiz (s.a.v)
onları görünce çok sevinir. Mutluluğunu, ‘Bilmem ki bu iki şeyden
hangisine sevineyim. Hayber’in fethine mi yoksa Cafer’in gelişine mi?’
diye ifade eder ve onu alnından öper.
Hz. Cafer (r.a)
sevincinden ne yapacağını şaşırır. Bir çocuk gibi tek ayaküstünde
zıplayarak Peygamberimiz’in (s.a.v) etrafında dönmeye başlar.
Peygamberimiz (s.a.v) tebessüm ederek; ‘Ne yapıyorsun Cafer’ diye
sorar. O da şöyle der: ‘Habeşliler sevindikleri bir haber karşısında
tek ayaküstünde krallarının etrafında dönerlerdi. Ben de sevincimi
onlar gibi yaparak göstermek istedim.’ Bu durum orada bulunan herkesi
gülümsetir.”