[b]Kadına Başını Örttüren
Çağdaş cumhuriyet kadını tanımlaması yapılırken, ne yazık ki kıyafetten başlanıyor. Düşünce, ilim, irfan, görgü, eğitim, ahlak ve evrensel değerlerden değil.
Çağdaşlaşmanın açılmayla doğru orantılı olduğu gibi, insan zekasını aşağılayıcı basit bir anlayış, bazı çevrelerde kabul görüyor maalesef...
Cumhuriyet mitingleri sırasında, televizyonda bir bayan gazeteci, çarşaflı hanımlardan söz ederken
“Nişantaşı’nda bile görülmüşler!”diyordu vahşi hayvanlardan söz eder gibi. Mağazalara giriyorlarmış !”
Nasıl bir hakaret bu! Ben çağdaşım, insancılım, cumhuriyet kadınıyım diyen biri kıyafet tercihi farklı diye insanları bu denli aşağılar mı? Kalp dondurucu, ruh daraltıcı sözler bunlar. Pırıl pırıl insanlar nasıl da vahşi, İlkel, cahil, yaratıklar yerine konuluyor.
Hayata sadece kendi pencerelerinden bakabilen ve darın darı bir bakış açısına sahip olanlar, kendilerini dünyanın en zeki insanları sanıyorlar.
AYET var. PEYGAMBER (ASV) uygulaması var. Yok diyorlar. Yok desinler tamam. Düşünce özgürlüğü var desinler. Ama iş burada bitmiyor ki bizim gibi yaşasın diyorlar. Bizim dediğimiz tarzda giyinsin, bizim gibi düşünsün diyorlar. Olmayacak bir işin peşinden sayısız yıllardır koşuyorlar, koşacaklar... Mantıksız, kanunsuz, işler yapıyorlar, yapacaklar...
Farklı düşünenleri aşağılıyor, cahillikle suçluyor, ilkel yaratıklar gibi göstermeye çalışıyorlar. Onları çaresiz, mağdur ve gözyaşlarıyla yaşar hale getiriyorlar.
Başa örtülen bir metre kumaşın peşine bunca düşülmesi, memleketin en önemli meselesi haline getirilmesi esef verici, utanç verici. Ülkeyi eşkıya basmış, bütün bir ulusa ermeni iftirası bulaştırılmış, dünyada masum insanlar katlediliyor, tecavüze uğruyor, toprakları gasp ediliyor, açlıktan ölüyor, işsizlikten intihar ediyorlarmış... onları çok da ilgilendirmiyor. Kadınlar onların istedikleri gibi davranmalı. İşte bütün mesele bu. Neden onlar istemedikleri halde bu kadınlar başlarını ör-tü-yor?
Hem baskıdan örtüyorlar diyorlar hem baskı yaparak örtme diyorlar. Hem İran olmaktan korktuklarını söylüyorlar hem orada kadınlara yapılan tercih hakkı tanımamayı, kendi ülkelerinin kadınlarına yapıyorlar. Yaman çelişki yaşıyorlar... Kadınları kendi tercihlerini yapamayacak zavallılar olarak gördükleri de çok açık...
Acaba başka konularda yazacak birikim ve kabiliyetleri yok mu diye düşünesi geliyor insanın...
Dünyada ve ülkemizde çözüm bekleyen iç acısı sayısız olay varken;
Kadınların baş örtüsüyle uğraşma acizliğine düşenleri, bu tartışmayı başlatanları ve sürdürenleri bir Müslüman, bir Türk ve üniversite mezunu aydın bir kadın olarak kınıyorum. Enerjimizi tükettikleri için, memleketin fikir dünyasını meşgul ve işgal ettikleri için, bilimsel ve aydınlık beyinleri evlere hapsettikleri için, iki yüzlü davrandıkları için, bu milletin kadınlarını ve onların haklarını koruyamayan erkekleri kahrettikleri için...
Bilinçsizce, ailesi istediği için başını örtenler, onların görmedikleri yerlerde saçlarını hemen açarlar. Çok var böyleleri. Bu da onların tercihi. Kimseye söz söylemek düşmez. Tüm başını örtenleri bu sınıfa dahil etmek, dinin gerçeklerinden haberdar olmamak demektir.
Bu arada aile ve çevre baskısı yüzünden saçlarını örtemeyenleri de unutmamak gerek...
Saç kadının tacıdır. Hiçbir kadın, kendini dünyanın bütün mücevherlerinden daha iyi süsleyen saçlarını ideoloji için örtmez, örtemez. Hiçbir kadın nefsi, buna izin vermez.
Nefsin yenildiği nokta, o her şeyin üstünde, çok yoğun, tüm varlığı sarıp sarmalayan , aydınlatıcı, ferahlatıcı, huzur verici, yüceltici sevgidir. Rahman ve Rahim sevgisidir...
Emine FİKRİYE[/b]